Efsanevi rock yıldızı Lenny Kravitz, sadece müziğiyle değil, çağdaş sanata olan tutkusuyla da tanınıyor. Jean-Michel Basquiat, Keith Haring, Banksy, Damien Hirst ve Andy Warhol gibi çığır açan sanatçıların eserlerinden oluşan koleksiyonu, cesur ve etkileyici parçalarla dolu. Kravitz’in müziğinde olduğu gibi sanat seçimlerinde de geleneksel normlara meydan okuyan bir yaklaşım hakim.
Paris’in prestijli 16. bölgesinde yer alan görkemli şehir evi, klasik dış cephesiyle geleneksel Paris mimarisini yansıtırken, iç mekânı Kravitz’in eklektik zevkini ve tasarıma olan tutkusunu sergileyen sanatsal detaylarla dolu. Evin her köşesinde müze kalitesinde eserler bulunuyor; zemin katta Warhol’un Muhammed Ali serisi sergilenirken, giriş holündeki devasa Basquiat tablosu dikkatleri üzerine çekiyor.
Çocukluk kahramanları Muhammed Ali ve James Brown’ın bir zamanlar giydiği botları şöminesinin her iki ucunda yerlerini almış. Aynı zamanda James Brown’ın yaklaşık 25 çift botu, koridorun karşısında bulunan, aynalı tavanlı kütüphanesinde sergileniyor.
Kravitz’in evi sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda yaşayan bir sanat galerisi niteliğinde. Richard Avedon’un James Brown portresinden Richard Orlinski’nin çarpıcı kırmızı panter heykeline, Basquiat’nın ham enerjisinden Warhol’un popüler kültüre dair parlak yorumlarına kadar her eser, hem estetik bir ifade hem de kişisel bir anlatı sunuyor.
Paris, Kravitz için yalnızca bir ikametgah değil, 30 yılı aşkın süredir kök saldığı ve sanatsal ilham bulduğu bir şehir. Buradaki evi, çağdaş sanat ve tasarım tutkusunu yansıtan, onun sanatsal vizyonunun en somut ifadesi olarak öne çıkıyor.