Francisco Goya (30 Mart 1746, Fuendetodos, İspanya – 16 Nisan 1828, Bordeaux, Fransa), resimleri, çizimleri ve gravürleriyle döneminin tarihi çalkantılarını yansıtan ve sonraki yüzyılların sanatçılarını derinden etkileyen önemli bir İspanyol sanatçıdır. Özellikle “Savaşın Felaketleri” (1810–14) adlı gravür serisi, Napolyon istilasının dehşetini belgelemesiyle tanınır. En ünlü resimleri arasında The Naked Maja, The Clothed Maja ve 3 Mayıs 1808 bulunur.


Sanat Eğitimi ve İlk Yılları
Goya, sanat kariyerine Zaragoza’da başladı ve eğitimini Napoli’de eğitim almış yerel bir sanatçı olan José Luzán y Martínez’in yanında aldı. Daha sonra Madrid’e giderek Francisco Bayeu’nun öğrencisi oldu ve 1773’te onun kız kardeşiyle evlendi. 1771’de Roma’ya giderek burada sanatını geliştirdi ve aynı yıl Zaragoza’ya dönerek katedral freskleri için ilk büyük siparişini aldı. Bu erken dönem eserleri, İspanya’da yaygın olan Barok-Rokoko tarzından etkiler taşır ve özellikle Giovanni Battista Tiepolo’nun çalışmalarından ilham alır.
Saray Ressamlığından Sürgün Yıllarına
Goya’nın saraydaki kariyeri, 1775 yılında Santa Bárbara Kraliyet Goblen Fabrikası için hazırladığı tasarımlarla başladı. 1792’ye kadar süren bu dönemde, çağdaş yaşam sahnelerini ve aristokrat eğlenceleri betimleyen 60’tan fazla eser üretti. İlk çalışmalarında Tiepolo’nun dekoratif stilinin etkisi görülse de zamanla Neoklasik anlayışın öne çıktığı Anton Raphael Mengs’in öğretileriyle biçim değiştirdi. Bu süreçte, Diego Velázquez’in resimlerinden etkilenerek daha bireysel bir stil geliştirdi ve onun eserlerini gravürlerle kopyalayarak teknik yetkinliğini artırdı.
1780’de San Fernando Kraliyet Akademisi’ne üye seçilen Goya, akademiye kabul eseri olarak Haçtaki İsa adlı tablosunu sundu. 1785’te Akademi’de resim müdür yardımcısı oldu ve 1786’da III. Charles tarafından saray ressamı olarak atandı. 1795’te Akademi’nin direktörü oldu. 1799’da ise ilk saray ressamlığına yükseldi.
1792’de geçirdiği bir hastalık sonucu kalıcı olarak sağır kalan Goya’nın sanat anlayışı bu dönemden sonra radikal bir değişime uğradı. Hayal gücüne ve eleştirel bakış açısına daha fazla yer vermeye başladı. 1799’da yayınlanan Los Caprichos adlı 80 gravürlük serisi, siyasi, sosyal ve dini yozlaşmaları hicvederek büyük yankı uyandırdı. Bu eserlerinde, Rembrandt’ın gravürlerinden ilham alarak aquatint tekniğini ustalıkla kullanarak dramatik etkiler yarattı. Ancak serinin tanınmış kişilere yönelik eleştiriler içerdiği düşünüldüğü için satıştan kaldırıldı.

1808’de Napolyon’un İspanya’yı işgal etmesiyle Goya, hem İspanyol hem de Fransız generallerin portrelerini yaparak tarafsız bir tutum sergiledi. Ancak 1812’de yaptığı Wellington Dükü Portresi ve Savaşın Felaketleri adlı gravür serisi, savaşın dehşetini ve yıkıcı sonuçlarını belgeledi. Bu eserlerde belgesel gerçekçilik yerine, yoğun dramatik kompozisyonlar ve sulu boya tekniği kullanarak etkileyici sahneler yarattı.
1814’te Napolyon’un yenilgisinin ardından tahta geçen VII. Ferdinand, Goya’yı yeniden birinci saray ressamı olarak atadı. Aynı yıl, Madrid’deki halk ayaklanmasını anmak için yaptığı Madrid’de 2 Mayıs 1808 (Memlüklerin Mücadelesi) ve Madrid’de 3 Mayıs 1808 (İdamlar), sanat tarihinin en güçlü savaş karşıtı tablolarından biri olarak kabul edilir. Bu eserler, dramatik gerçekçilik, anlatısal yoğunluk ve empresyonist etkiler açısından çığır açıcıdır.

VII. Ferdinand’ın baskıcı yönetimi, birçok aydının ve Goya’nın yakın çevresinin sürgüne gönderilmesine yol açtı. Goya, 1824’te Fransa’ya giderek Bordeaux’ya yerleşti ve burada hayatının son yıllarını geçirdi. Bu dönemde, karamsar ve kabus gibi sahneleri içeren Siyah Resimler serisini (1820–23) üretti. Los Proverbios (Los Disparates) adlı gravür serisi de bu dönemde tamamlandı ve 1864’te yayınlandı.
Mirası ve Etkileri
Goya, Eski Ustaların sonuncusu ve modern sanatın öncülerinden biri olarak kabul edilir. Eserleri, Eugène Delacroix gibi Romantizm sanatçılarını, Édouard Manet gibi Realistleri ve Empresyonistleri derinden etkiledi. 20. ve 21. yüzyıl boyunca Ekspresyonistlerden Sürrealistlere kadar birçok sanatçı onun eserlerinden ilham almaya devam etti.
Francisco Goya, 18. ve 19. yüzyıl Avrupa’sının en büyük ressamlarından biri olarak tarihe geçti. Hem çağının olaylarını yansıtan bir tarih ressamı hem de hayal gücünü cesurca kullanarak sanat tarihinde devrim yaratan bir sanatçı olarak sanat dünyasında benzersiz bir yere sahiptir.