Yıllar evvel yılbaşlarında çok değer verdiğimiz müşterilerimize insanları sanatı sevdirmek için, genç ressamlara destek olmak için anlaşma yaptığım bir galeriden yani Nevzat kardeşimizden çok değerli, küçük, mütevazı ama kıymeti bir gün değer kazanacak yağlı boya tablolar alırdık. Onları çalıştığımız firmaların yetkililerine hatıra olarak gönderir veya takdim ederdik. Bu zannediyorum uzun yıllar devam etti. Ve bir gün hazmedemediğim ve bir türlü de hayatımda kabullenemediğim şerefsiz takımın kurbanı oluncaya kadar bu hizmetlerim devam etti. Zaten yaptığımız neticede pazarlamaya yönelik bir sanattı; reklam, tanıtım, halkla ilişkiler, film, direkt pazarlama, belgeseller… Gerçekten çok güzel ve iyi anıları buna değecek insanlarla paylaştım. Bu arada da Mustafa Ayaz gibi daima değerli olan sanatçıların yaptığı çok fazla önemli sanat eserlerini kendi şirketlerimin duvarlarında bulunmasını sağladım. Bu dönemler geçtikten sonra bir nevi başımdan geçen acı hadiseleri unutup, sağlıklı bir hayat yaşayabilmek için kendimi hamdolsun zarar görmemiş Marmaris’teki yuvama sakladım. Bu mekânımı da elimden alıp, el koyup, satmak için çok didinenler oldu fakat başaramadılar. Çünkü o şerefsizler kadar dünyada çok destekçi eski dostlarda vardı. Hele bir tanesi anmadan geçemeyeceğim Erdoğan Demirören. Allah gani gani rahmet eylesin.. Hayatının son dönemlerinde fi tarihinde yaptığımız karşılıklı dostluğun nişanesi olarak bana öyle bir destek sağladı ki hayatımın sonuna kadar ona hep duacı olacağım.
Gelelim sanata… Bu sanatçı arkadaşım. Bu galeri sahibi arkadaşım. Bu gerçekten tabloları sırtında taşıyarak bizlere getirip, resmi sevdiren, anlamamızı sağlayan kıymetli kardeşim Nevzat, kimsenin aklına gelmeyecek cesaretle Datça üzerindeki Knidos denilen meşhur antik kente gidip, orada bazı Rum evlerini büyük fedakârlıklarla satın alıp, bugün 17 dönüm civarındaki misafirhanesiyle muhteşem bir akademi yaptı. Evet, şaşırmayınız. Muhteşem bir Güzel Sanatlar Akademisi UKKSA’yı yaptı. Hem de öyle bir akademi oldu ki başta Fransızlar, İtalyanlar, Ruslar olmak üzere sanat seven gerçek sanatçılar, burada tablolar, seramik çalışmaları, hakiki mermerden heykeller yani üzerinde büyük emekler sarf edilmiş eserler yapıp, burada teşhir edip, bu akademinin yaşaması için bedeli karşısında halkın beğenilerine sunuyorlar. Kaç sene olduğunu hatırlamıyorum ama epeydir bu akademiyi Nevzat sırtına aldı taşıyor taşıyor taşıyor… Nevzat, her sene bir sergi yapar ve o sergiye beni de davet eder. Ben ise bu sergiye gittiğimde tüylerim diken diken olarak heyecanlanırım. Bu akademiyi gezip, eserleri tetkik edip hayranlıkla gezerim fakat eski gücüm olmadığı için orada beğendiğim özellikle bazı heykel ve tabloları kendi çatıma alamamaktan dolayı da üzüntü duyarım. Ama biliyorum ki Nevzat onları en iyi şekilde anlayacak kişilere sunacak veyahut ta kendi imkânlarıyla o güzel akademi de muhafaza edecektir.
Bu sefer oraya ziyarete gitmek üzere eski Turizm Bakanımız Bahattin Yücel Bey ile birlikte gittik. Geçen sene de birlikte gitmiştik. Bahattin Bey orada kısa bir konuşma yapar ve sanatın özel ve önemli olduğunu anlatır. Bu sene benden de bir konuşma rica etti Nevzat kardeşim. Ancak özür dilerim. Neden özür diledim biliyor musunuz? Ben çok önemli ve değerli bir sanatsever olmama rağmen mütevazı olmak mecburiyetindeyim devletten alacaklarımı alıncaya kadar, şerefsizlerin kazıklarını bir tarafımda çıkarıncaya kadar. Halkın önüne çıkıp sanatı mı methedeceğim? Onlar zaten sanattan anlayan insanlar. Koca Nail Keçili’nin yapması gereken orada muhtelif sanat eserlerini satın alarak değerlendirmektir. Ama emin olunuz ki bir gün onları ben değerlendireceğim.
Bu ziyaretim sırasında sevgili dostum ve hakikatten kendisi de çok iyi bir sanatsever olan Süleyman Kosif yine sanatsever bir arkadaşımızla beraber benim rica üzerine geldi. Değerli eserleri kendisi de gördü ve sonradan mutlaka kendisinin tekrar akademiye gidip sanat eserlerinden alacağına eminim. Orada çok ilginç insanlar görüp, tanıştım. O kadar takdir ettim ki size anlatamam. Başka bir dünya başka bir dünya başka bir dünya. Neden 3 kere tekrar ediyorsunuz Nail Bey diyorsunuz dimi? Amiyane tabirle çok hoşuma gitti bu tabiri hatırladım keten pereye gelmemek için 3 kere söylüyorum. Anlaşılabilmek için ne dediğimi ne dediğimi karşımdaki zevata da anlatabilmek için. Kim bu zevat? Bugün bizi yöneten belediye başkanından tutun, milletvekillerinden devam edin, bakanlardan ve Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hepsini hiç durmadan sanata davet ediyorum. Sanatı sevin, gençlerimizi sanattan ayırmayın, sanata itin. Bir ülkede başarılı olmak için sanatın mutlaka ön planda olması lazımdır. Her konuda sanat önemlidir. Sizin ısrarla empoze etmeye çalıştığınız ve ısrarla gençlerimize hatta tazyik ettiğiniz din meselesinde sanat olmasa din ne işe yarar ki? Allah’ın yarattığı bu güzel tabiatın her tarafı sanat kokmakta. Rab, bunları bilerek bu güzellikleri yaratmış. Bu ağaçları, gölleri, çiçekleri, yolları, balıkları, ağaçları, canlı cansız her şeyi onun için yaratmış. Zaten cansız tabiri yanlış oldu bence kayalar, topraklar dâhil her şey her şey canlıdır. Bunları idrak ettiğimiz zaman bunları gençlerimize anons ettiğimiz zaman her konuda tekrar ediyorum her konuda sanatın ön planda olduğunu insanlara aşıladığımız zaman huzur bulacaksınız huzur. Özlemiyor musunuz huzuru? Televizyonlarımızı açtığımız zaman her dakika kötü haber, kaza, ölüm, Türkçesi bozuk spikerler, insanlar, sınırı olmayan bir profesörler zinciri içerisinde yaşamaktayız ve hayretler içerisinde kalmaktayım. Ben Türkiye’de bu kadar çok profesör olduğunu bilmiyordum yahu. Hatta eğitim konusunda gençlerimizi yetiştirememekten dolayı iş dünyası da, medya da şikâyet ederdi. Nereden çıktı bu kadar profesör yahu? Bir şey sallasan profesör..
Her neyse konumuz bu değil.
Konumuz: Sanat. Sanatı sevin. Sanatı ihmal etmeyin. Unuttuğunuz her şeyi unutmamış farz ederek sanata olan duygunuzu mutlaka pekiştirin.
İyi haftalar diliyorum.
M.Nail Keçili