Pi Artworks İstanbul, Aslı Torcu’nın “İmgenin Dokunuşu” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor! Sanatçı, bu sergide imgelerin belirsizlik içinde kayboluşunu ve yeniden doğuşunu ele alan eserlerine yer veriyor.
“İmgenin Dokunuşu”, zamanın ve hafızanın kırılgan doğasını görünür kılan bir keşif alanı sunuyor. Sanatçının resimleri, geçmişin izlerini bugüne taşıyan, bellek ile zaman arasındaki değişken ilişkiyi yansıtan katmanlar halinde şekilleniyor. Üst üste binen boya yüzeyleri, kimi zaman silinen, kimi zaman yeniden beliren imgeleriyle, belirsizlikten doğan ve sürekli dönüşen bir evrim sürecini gözler önüne seriyor. “Bütün unsurların birbirine karıştığı” ilksel kaos gibi, sanatçının tuvallerinde de geçmiş, şimdi ve gelecek iç içe geçerek yeni anlamlara evriliyor. Resimler izleyiciyi kendi zihninde kaybolmuş imgelerle ve onların tetiklediği bilmecelerle yüzleşmeye davet ediyor. Ancak bu bilmecenin kesin bir çözümü yoktur; geçmiş, imgeler aracılığıyla sürekli yeniden kurgulanan, muğlak bir alan olarak varlığını sürdürmektedir.
Resimler, kayıp imgelerin izini sürerken aynı zamanda çocukluk ve keşif temalarına da odaklanıyor. İki çocuğun bir hazineyi keşfetmeye çalıştığı sahne, bilinmeyene duyulan merakın ve hatırlamanın en derin arzularından birinin metaforu olarak öne çıkıyor. Ancak bu keşif, yalnızca geçmişin izini sürmekle kalmıyor; imgelerin gelecekte yeni anlamlara evrilme ihtimalini de barındırıyor. Zamansız bir boşlukta asılı kalan bu anlar, geçmişin izlerinde yeniden şekilleniyor ve sürekli bir dönüşüm içinde var olmaya devam ediyor.
William James’in “touch-images” (dokunulabilir imgeler) kavramı, bu eserlerin deneyimlenme biçimi için önemli bir anahtar sunuyor. James’e göre bazı imgeler yalnızca görsel bir algıyla sınırlı değildir; kimi zaman bedensel bir tepkiyi tetikleyebilir ve izleyicide fiziksel bir yankı uyandırabilir. Sanatçının eserlerinde renkler, dokular ve biçimler yalnızca bakış yoluyla değil, aynı zamanda sezgisel ve dokunsal bir yoğunlukla izleyiciye sesleniyor. “İmgenin Dokunuşu”, hafıza ve zaman kavramlarını sorgulayan bir laboratuvar işlevi görürken, imgelerin varoluşuna dair bir düşünme alanı sunuyor. Sergi, izleyiciyi kendi geçmişiyle, kaybolmuş imgeleriyle ve onların bugünkü yankılarıyla yüzleşmeye çağırıyor. Her resim, belirsizliğin içinde bir bulmaca, bir çağrı ve bir hatırlama çabası olarak varlığını sürdürüyor. Ancak bu uğraş, kesin bir sonuca ulaşmaktan çok, imgeler arasında dolaşmaya, kaybolmaya ve yeniden belirmeye açık bir süreç olarak deneyimleniyor.
Sergi 3 Mayıs 2025’ e kadar devam edecektir.