Summer Wheat’in Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “Arı Sütü / Royal Jelly” 12 Mayıs’a kadar Dirimiart’ta. Wheat sadece bu sergi için yarattığı, kadim gelenekler ile insanın modern dünya deneyimini sentezlediği, arı sütüyle beslenmenin nasıl bir şey olduğuna dair, kadın emeğinin gündüzden geceye, sonsuzluğa sirayet ettiği bir görü yaratmaya soyunan yeni işlerini sergiliyor.
Wheat, heykel ve resimlerinde, kadınların ilk avcılar, teknokratlar ve arıcılar olduğunu hayal ettiği bir emek soykütüğü yaratır. Mısır piktograflarından, Amerika yerlilerinin motiflerinden ve ortaçağ İncil çizimlerinden esinlenen Wheat, toplumu inşa edenlerin kadınlar olduğu, kendine ait bir dünya yaratır. İşlerinde kadınların dünya ve kolektif bilinçaltıyla bağlarına vurgu yapan kadın avcılar, bahçıvanlar ve balıkçılar vardır. En son serisinde yarattığı, Dürer’in gravürlerine açık birer referans olan ağır, gravür benzeri çizgilerle betimlediği Toulouse Lautrec’in matmazellerini çağrıştıran duruşlara sahip bu kadınlarla Wheat, kadın arıcı arketipini ve emek, topluluk ve güzellik üzerine düşünme biçimlerimizi keşfe çıkar.
Arı Sütü sergisindeki resimlerde kadınlar ya bir arı yığınının ortasında çalışırken ya da bal toplama ertesi istirahat halinde betimlenir. Kadınların etrafını, resimlerin her yerini kaplar bu arılar, bir tür tehlike içeren bir kaos yaratırlar. Nasıl ki biz her gün bir teknoloji ve kanaat bulutu uğultusu içinde yönümüzü buluyorsak, kadın arıcılar da bu kaosun içinde ödülü, yani rızıkları olan balı tek tek elleriyle ayıklarlar. Arı kovanı da, bünyesinde topladığı güçlü kraliçe arı, son derece örgütlü topluluk ve arısütü (besin) ile baldan (tatlandırıcı) oluşan ikili rızıkla kendi içine kapalı, örgütlü bir toplum küresi olarak güçlü bir metafordur.
Arı sütü, gelecekte kraliçe arı olacak larvanın tek besin kaynağıdır, öte yandan insanlar arısütünü kozmetik ürünlerde ve diyet takviyesi olarak kullanır. Bal ise, kaynaklarını Musevilik, İslam ve Budizm gibi dünya dinlerinden alan pek çok eski gelenekte, Etiyopya, Hindistan, Türkiye gibi çok farklı coğrafyalardan ülkelerde hem beslenmeyi hem ödül, tatlılık, duyusallık ve refahı sembolize eder. Bu resimlerdeki kadınlar için bal, hem bireysel hem toplu emeklerin sonucunda ulaştıkları bir ödüldür. Bir imalat makinesindeki insan dişliler gibi, kaptan kaba bal dökerek, paylaşarak, oyun oynayarak ve bir şeyler üreterek günler ve geceler boyu çalışarak, peşlerinde hep o uğultulu bulut, birbirlerine karışırlar. Örneğin bir kadın kendi başından aşağı bal döker, ta ki bal tutamları kendi saçları olana dek: bu hakiki bir sevinç, özgürlük ve coşkunluk ânıdır. Bu işçi ve kraliçe arılar topluluğu hem tehlike içinde çalışıp didinir hem kazandıkları ödülle cümbüş yaparlar.