1987 yılında kurulan ve 2003 yılından beri Ömer M. Koç’un başkanlığını yürüttüğü Geyre Vakfı’nın destekleriyle Aphrodisias’ta kazılar sürüyor, tarih gün yüzüne çıkmaya ve korunmaya devam ediyor.
Afrodisias Antik Kenti kazıları 1961 yılında, New York Üniversitesi için Prof. Kenan Erim’in kazı başkanlığında başlatıldı. Fotoğraf sanatçısı Ara Güler yolunu kaybettiği için geceyi geçirmek zorunda kaldığı Geyre Köyü’nde, çok değerli tarihi eserlerin köy meydanı ve köy içindeki her köşede, türlü şekillerde kullanıldığını görmüş, çektiği fotoğrafların National Geographic dergisinde yayınlanmasıyla bu tarihi kentin keşfini de sağlamıştır.
Prof. Kenan Erim, 1986 yılında devlet desteğinin yanında, kazılara ve Afrodisias’a destek olacak bir vakfın gerekliliğine olan inancıyla, sanat ve kültüre önem veren dostlarından yardım talep eder. Sevgi Gönül, Cemile Garan, Vural Gökçaylı, Abdurrahman Hancı, Yasemin Pirinçcioglu’nun bu yardım talebi için bir araya gelişinin ardından Avukat Sennur Hamamcıoğlu tüzük ve kuruluş işlemlerini tamamlar ve ismini antik şehrin yanındaki Geyre köyünden alan “Geyre Vakfı – Afrodisias Kazıları” kurulur.
Afrodisias Antik Kenti
Hellenistik Dönem’e dair bilgilerin sınırlı olduğu Aphrodisias antik kenti Roma Dönemi’nde en parlak çağını yaşamıştır. Kaliteli mermer yatakları ve heykel ustalarıyla ünlü kent, Roma imparatorları için de heykeltıraşlık eserleri üretmiştir. MS. 7. yüzyılda Hıristiyanlık etkisine giren kentin adı Stavropolis (Haç kenti) olarak değiştirilmiştir. Bizans Dönemi’nde önemini koruyan bu bölge için Karia adı kullanılmaya başlanmıştır. Antik Aphrodisias şehrinin harabeleri üzerinde yaşam devam ederken 1260 yılında Türklerin buraya egemen olması ile Karia olarak bilinen bölgenin ismi kente verilmiş ve GEYRE olarak varlığını sürdürmüştür.
Kent MS 2. yüzyıldan MS 5. yüzyıla kadar Aristoteles ve Neoplatonik felsefenin dikkat çekici bir merkeziydi. Aphrodite kültü MS 500’lerde yerini Hıristiyanlığa bırakmış ve yerleşme, 1200’lerde katedral kilisesi yıkılana ve kent istila edilene kadar güçlü bir Orta Bizans Dönemi yaşamıştır. Yerleşme daha sonra Selçukluların ve Osmanlıların yönetimine geçmiş ve Müslüman bir topluluğa ev sahipliği yapmıştır. Yerleşmenin üzerine kurulan Geyre köyü 1970’lere kadar aynı yerde varlığını sürdürmüş, bu tarihten sonra ise nüfusu antik kentin sur duvarları dışına, kuzeybatıya taşınmış ve yeni Geyre köyü bu alanda gelişmeye devam etmiştir.
Kent günümüzde verimli doğa ile istisnai şekilde iyi korunmuş kalıntıların çekici bir birleşimini sunmaktadır. Stadion, Tapınak-Kilisesi ve Hadrianus hamamları gibi büyük antik yapıların bazıları halen ayaktadır.