Edebiyatımızın usta şairlerinden Cemal Süreya, ölümünün 29. yılında anılıyor.
Asıl adı Cemalettin Seber olan şair, Hüseyin Bey ile Gülbeyaz Hanım’ın oğlu olarak 1931’de Erzincan’da dünyaya geldi. Pülümür köyünden 1938’de yola çıkarak zorunlu bir göç yaşayan Seber ailesi, Bilecik’te yaşamaya başladı. Annesi Gülbeyaz Hanım erken yaşta vefat edince İstanbul’a giden Süreya, 1942’ye kadar İstanbul’da eğitim gördü, 1942’de Bilecik’e geri döndü.
Bu yıllarda babası evlenen Süreya, ortaokul yıllarında yıllar sonra ilk eşi olacak Seniha Nemli ile aynı sınıfta okumaya başladı. Cemal Süreya’nın ortaokulda başlayan edebiyat merakı lise yıllarında giderek arttı. Ahmet Muhip Dıranas ve Özdemir Asaf gibi isimleri okuyan şair, üniversite yıllarında takma isimlerle çeşitli dergi ve gazetelerde yazılar yazdı. Usta şair, Haydarpaşa Lisesi’ne parasız yatılı kayıt oldu, ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Maliye ve İktisat Bölümü’nde okumaya başladı ve 1954’te mezun oldu.
Cemal Süreya, aynı yıllarda Muzaffer Erdost, Sezai Karakoç, Nihat Kemal Eren ve Hasan Basri ile çok yakın arkadaş oldu. “Şarkısı Beyaz” adlı ilk şiiri 1953’te Mülkiye dergisinde yayımlanan Süreya, daha sonra bu şiiri kitaplarına almak istemedi.
Dergilerde karikatürleri de yayımlanan Süreya, kendisini tam olarak “Gül” şiiriyle edebiyat dünyasına duyurdu. Başarılı şairin “Üvercinka”, “Dalga”, “Güzelleme”, “Üçgenler”, “Cigarayı Attım Denize”, “Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm” adlı eserleri 1955’te dergilerde yayımlandı. Bir süre “Politika” gazetesinde köşe yazarlığı yapan Süreya’nın “Şapkam Dolu Çiçeklerle” adlı deneme kitabı yayımlandı. “Çocukça” dergisinde, “Aritmetik Kuşlar Pekiyi” köşesinde çocuklar için yazılar kaleme aldı.
Bir akım oluşturarak kendine özgü bir şairlik örneği gösteren Süreya, şiirlerinin yanı sıra denemeler, tenkit yazıları, şiir ve düz yazı tercümeleri, çocuk kitabı, günce ve derlemelere imza attı.
Hayatının son dönemleri büyük bir huzursuzluk içinde geçen şair ve yazar, 9 Ocak 1990’da hayata veda etti.