Claude Monet (14 Kasım 1840, Paris – 5 Aralık 1926, Giverny), Empresyonizm akımının öncüsü ve savunucusu olan Fransız bir ressamdı. Sanatında ışığın ve doğanın etkilerini yakalamaya odaklandı. Olgunluk döneminde aynı motifin farklı ışık ve hava koşullarında resmedildiği seriler geliştirdi. Bunlar arasında “Buğday Yığınları” (1890–91) ve “Rouen Katedrali” (1894) gibi eserler bulunur. Giverny’deki evi ve burada yarattığı nilüfer havuzu, sanatına ilham kaynağı oldu.
Sanatı ve Empresyonizm
Monet, sanata ilgisini genç yaşta gösterdi. 15 yaşında karikatürlerini satarak ilk başarısını kazandı. Daha sonra açık havada çalışmayı tercih ederek stüdyo resmine meydan okudu. 1859’da Paris’e gittiğinde Barbizon ekolünden etkilendi ve Académie Suisse’te eğitim aldı. 1861-62 yıllarında Cezayir’de askerlik yaptı ve buradaki ışık ve renkler sanatına ilham verdi.
Sanat anlayışını Japon baskıları da etkiledi. 1860’ların sonunda yaptığı “Le Déjeuner sur l’herbe” (1865-66), Manet’nin aynı adlı tablosuna bir gönderme niteliğindeydi. Monet, geleneksel konular yerine, doğanın anlık görünümlerini yansıtmayı amaçladı. “Sainte-Adresse Plajı” (1867) gibi eserlerinde detaydan çok atmosferi yakalamaya çalıştı.
1870’lerde Fransa-Prusya Savaşı nedeniyle Londra’ya gitti. Burada sanat tüccarı Paul Durand-Ruel ile tanıştı ve resimleri daha geniş kitlelere ulaştı. Döndüğünde Argenteuil’de yaşadı ve Empresyonist hareketin zirvesinde eserler verdi. 1874’te sergilenen “İzlenim: Gündoğumu” tablosu, akıma adını veren eser oldu.
Monet, 1890’lardan itibaren seri tablolar üretmeye yoğunlaştı. Işığın değişimine odaklanan bu eserler, farklı saatlerde ve hava koşullarında aynı manzarayı betimliyordu. “Buğday Yığınları” ve “Rouen Katedrali” serileri büyük beğeni kazandı.
1893’te Giverny’de nilüfer bahçesi kurarak, suyun ve ışığın değişken yansımalarını incelemeye başladı. “Nilüferler” serisi, Empresyonizmin sınırlarını zorlayan soyut niteliklere sahipti. 1920’lerde Orangerie Müzesi’ne yerleştirilen büyük boyutlu nilüfer tabloları, sanat tarihinin önemli eserleri arasına girdi.
Mirası
Monet, 20. yüzyıl sanatını büyük ölçüde etkiledi. Van Gogh, Matisse ve Bonnard gibi sanatçılar onun renk ve ışık anlayışından ilham aldı. Özellikle Amerikalı koleksiyoncular Monet’nin eserlerine büyük ilgi gösterdi.
Görme yetisi zamanla azalsa da Monet, 1926’da ölümüne kadar resim yapmaya devam etti. Bugün eserleri, dünyanın önde gelen müzelerinde sergilenmekte ve sanat tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.