Salvador Dalí (11 Mayıs 1904, Figueras, İspanya – 23 Ocak 1989, Figueras), kariyerinin başlarında Sürrealist grubun bir parçası olan, yaşamı boyunca bu akımın fikirlerini ve imgelerini geliştirmeye devam eden İspanyol bir sanatçı ve film yapımcısıdır. Eksantrik davranışları ve çarpıcı resimleriyle grubun en tanınmış figürlerinden biri hâline gelmiştir.

Dalí, İspanya’nın Katalonya bölgesindeki Figueras kasabasında dünyaya geldi. Babası Salvador Dalí Cusí, Katalonya’nın İspanya’dan bağımsızlığını savunan, ateist ve Cumhuriyetçi bir noterken; annesi Felipa Domènech Ferrés ise dindar bir Roma Katoliğiydi ve oğlunun sıra dışı davranışlarına hoşgörüyle yaklaşan bir figürdü. Dalí, ailesinin ikinci çocuğuydu; ilk çocukları, Dalí doğmadan dokuz ay önce ölmüş ve aynı adı taşıyordu. Küçük kız kardeşi Ana María ise 1908’de doğdu. Evde Katalanca konuşulan Dalí, aynı zamanda İspanyolca ve Fransızca da öğrenmişti. Genellikle mutlu geçen çocukluk ve ilk gençlik yılları, 1921’de annesinin meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetmesiyle büyük bir kırılma yaşadı. Kısa süre sonra Madrid’deki Real Academia de Bellas Artes de San Fernando’ya kaydoldu.
Madrid’de sanat öğrencisiyken çok sayıda sanatsal üslubu inceledi ve alışılmadık düzeyde teknik bir yetenek sergiledi. Ancak 1920’lerin sonuna dek, olgun sanat tarzının şekillenmesini sağlayan iki önemli olay yaşandı: Sigmund Freud’un bilinçaltı imgelerin erotik önemi üzerine yazılarını keşfetmesi ve insan bilinçaltının akıldan daha “gerçek” olduğunu savunan Parisli Sürrealistlerle bağlantı kurması. Bu etkilerle Dalí, bilinçaltındaki imgeleri ortaya çıkarmak amacıyla “paranoyak-eleştirel” adını verdiği bir yöntem geliştirdi ve bu yöntemle halüsinatif bilinç durumları yaratmaya başladı.
Bu tekniği geliştirmesiyle birlikte resim tarzı hızlı bir şekilde olgunlaştı. 1929–1937 yılları arasında, onu Sürrealizmin en tanınmış sanatçısı yapan eserlerini üretti. Bu dönemde, sıradan nesneleri tuhaf ve mantıksız biçimlerde bir araya getirerek, çarpıtılmış ya da başka şekillerde dönüştürülmüş rüya benzeri dünyalar yarattı. Nesneleri titiz, neredeyse acı verici detaylarla resmediyor ve genellikle onları, Katalan topraklarını andıran kasvetli ama güneşli manzaralar içine yerleştiriyordu. Bu gizemli tabloların en ünlüsü, eriyen saatlerin sessiz bir manzarada durduğu The Persistence of Memory (Belleğin Azmi)dir (1931).

Dalí, İspanyol yönetmen Luis Buñuel ile birlikte, grotesk ama imgesel anlamlar açısından zengin iki Sürrealist film üretti: Un Chien andalou (1929; Bir Endülüs Köpeği) ve L’Âge d’or (1930; Altın Çağ). İlk filmin gösterimi sırasında, Sürrealizmin kurucularından Fransız şair Paul Éluard ve eşi Gala ile tanıştı. Gala, 1934’te Dalí ile evlendi ve hem menajeri hem modeli hem de ilham perisi oldu.

1930’ların sonlarına doğru, Rönesans ustası Raphael’in etkisiyle daha akademik bir tarza yöneldi. Ancak Faşizmin yükselişi karşısında sergilediği belirsiz siyasi duruş, Sürrealist arkadaşlarını rahatsız etti ve Dalí bu çevreden dışlandı. Ardından tiyatro dekorlarından mücevher tasarımlarına kadar birçok alanda üretimde bulundu. 1940–1955 yılları arasında yaşadığı Amerika Birleşik Devletleri’nde, gösterişli kişiliğiyle dikkat çektiği halkla ilişkiler faaliyetlerine ağırlık verdi.
1950’lerden 1970’lere dek dini temaları işleyen pek çok eser üretti; bununla birlikte erotik sahneleri keşfetmeye, çocukluk anılarını resmetmeye ve eşi Gala’ya adanmış temaları işlemeye devam etti. Teknik olarak başarılı olsa da, bu dönemdeki çalışmaları önceki eserleri kadar ilgi görmedi.
Dalí’nin en dikkat çekici ve kişisel eseri, otobiyografik nitelikteki Salvador Dalí’nin Gizli Hayatı (1942) adlı kitabıdır. Yazınsal üretimlerinin yanı sıra, 1974’te memleketi Figueras’ta, kendi koleksiyonundaki eserleri içeren Dalí Tiyatro Müzesi’ni kurdu. Bu müze, İspanya İç Savaşı sırasında yanan eski tiyatro binasının kalıntıları üzerine Dalí’nin tasarımıyla inşa edilmiştir ve sanatçının bazı erken dönem eserlerini de barındırmaktadır. Dalí, 1989’daki ölümünden sonra bu müzenin sahnesinin altına gömüldü.

Sürrealizme adanmış bir diğer önemli müze ise 1982 yılında koleksiyoncular A. Reynolds ve Eleanor Morse tarafından kurulan, Florida’nın St. Petersburg kentindeki Dalí Müzesi’dir.
Salvador Dalí, yalnızca Sürrealist akımın değil, 20. yüzyıl sanatının da en sıra dışı ve etkileyici figürlerinden biri olarak hafızalarda yer edinmiştir. Sanatında bilinçaltının derinliklerinden beslenen imgelerle gerçekliğin sınırlarını zorlamış; resimden sinemaya, tasarımdan yazına kadar uzanan çok yönlü üretimiyle iz bırakan bir miras bırakmıştır. Hayatının her döneminde yeniliği ve provokasyonu benimseyen Dalí, sanatıyla olduğu kadar yaşam tarzıyla da kendine özgü bir dünya kurmuş; Figueras’taki müzesiyle bu dünyayı ölümsüzleştirmiştir. Bugün hâlâ eserleriyle hayal gücünün gücünü hatırlatan Dalí, sanat tarihinde eşsiz bir konuma sahiptir.