Sene 1970’in 1 Nisan. Türkiye’nin, özellikle sanat konusunda, kreatif hayal dünyasına ve pazarlamanın en büyük, en önemli parçası olan reklamcılığa bir ajans adımını atıyor, kuruluyor, bismillah diyor, başlıyor ve gitgide büyüyerek 2000 yılına kadar 28 şirket, 3000 çalışan, 800 milyon dolar ciro devlete 1970-2000 senesi arasında 3, 8 milyar dolar vergi ödeyecek hale geliyor. Ve 2000 yılında birdenbire şirketin başında tırnaklarıyla bugünlere getiren kişi yani ben ilginç bir rezillikle karşılaşıyorum. Zamanın İç İşleri Bakanı çıkmış diyor ki ‘’Eğer bu adam yakalanırsa Türkiye’de bankacılığını düğümü çözülür her şey ortaya çıkar‘’ gibi saçma sapan aslı olmayan laflar ediyor. Bahsettiği kişi benmişim. Ben de o zaman haberdar oluyorum. Ben hiçbir bankayla son 30 yıldır özellikle kredi alma verme açısından bir çalışma yapmadım. Bizim şirketlerimizin hiçbiri de yapmadı. Ben bankaların reklam kampanyalarını yöneten ve bunda da çok başarılı olan ajansın ve şirketin sahibiydim. Ben Akademi İstanbul’u kurup 15 yıl boyunca her sene 7-8 bin mezun veren grubun başkanıydım. Ben Türkiye’de ilk direkt pazarlama hizmetleri veren ve özellikle yaz aylarında plasiyerlerin çok olduğu dönemlerde 8-10 bin plasiyer çalıştıran İnterdirect şirketinin başkanıydım. Ben Türkiye’nin uzun uzun yıllar dünya ödüllerini kazanan matbaa ve baskı işleri yapan Stampa Matbaa & Pazarlama başkanıydım. Ben bunun gibi ihracat ithalat hizmetlerinde Türkiye’ye özelikle hizmet ve sanat dalında ihracat yapan ve bu dallarda Türkiye’ye çok büyük ödüller kazandırmış şirketlerin sahibiydim. Ve hiçbir bankayla ilgim olmamasına rağmen ilginç hadiselerle bankaların kilit noktasını bilen insan olarak deklare edilme yanlışlığı ve kötülüğüne mazhar oldum. Sonra öğrendim ki Türkiye’de ilk defa yine mahalli medya yani yerel medya dediğimiz aşağı yukarı bütün Türkiye’ye yayılmış yüzlerce televizyon kuruluşunu, yüzlerce gazeteyi ve yüzlerce radyoyu birleştirerek TRT mahalli medyalar veyahut yerel medyalar birliği ve bizim bir pazarlama şirketimizin ortaklığıyla bizim bu yerel kuruluşların hepsini batmaktan kurtararak faaliyet gösterir ve ekmek parası kazanır ve bulundukları çevreye de yararlı hale getiren bir projeyle adım atar. TRT bu işe ortak olarak arşivini bu kuruluşlara açtı. TRT’nin arşivi dünyadaki en güçlü televizyon arşivlerinden bir tanesidir. Bütün bu kuruluşlar TRT’nin arşivlerindeki eski kullanılmış yayınlardan yani tiyatrolar, filmler, şarkılar her ne varsa hepsinden istifade ederek yayın kalitelerini arttırır bir şekle gelirken bir taraftan da TRT’nin haber kuşaklarında haberlerini saat başı yayınlama hakkına da sahip olarak önce kendi yerel haberlerini vermek suretiyle ciddi bir seyirci kitlesine sahip oldukları içinde ciddi bir reklam potansiyeline sahip olacaklar ve yaşamları gittikçe daha düzgün bir seviyede Amerika ve İngiltere’de olduğu gibi bu mahalli televizyonların çok başarılı birer televizyon haline gelmesini sağlayacaktık.
M.Nail Keçili