Close Menu
Artkolik
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Salı, Mayıs 13
    • İletişim
    Instagram Facebook X (Twitter)
    Artkolik
    • Ana Menü
    • Sanat Haberleri
      • Haber
      • Sergiler
      • Tiyatro
      • Sinema
      • Röportajlar
      • Etkinlik
      • Moda
    • Köşe Yazıları
      • Nail Keçili
      • Nazlı Keçili, Şamdan Plus Özel
    • Proust Serisi
    • BAUSEM Sertifika Programı
    • Atölye ve Seminerler
    • Kültür Gezileri
    • Artkolik Kimdir?
      • Basında Artkolik
    Artkolik
    BuradasınızAna Sayfa»Röportajlar»Baki Can Ediboğlu ile “Olamayanların Mabedi” Üzerine
    Röportajlar

    Baki Can Ediboğlu ile “Olamayanların Mabedi” Üzerine

    ArtkolikBy Artkolik8 Mart 2021Updated:8 Mart 2021Yorum yapılmamışOkuma Süresi 3 Dakika
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    Baki Can Ediboglu

    Baki Can Ediboğlu ile yazarlığa başlama hikayesinden yola çıkarak üçüncü romanı “Olamayanların Mabedi”ne uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

    Yazarlığa küçüklükten beri ilginiz var mıydı ? Başlama hikayenizden bahseder misiniz ?

    Aslında hiç ilgim ve alakam yoktu, hatta fazla kitap okumayı da sevmezdim. Bu durum üniversite eğitimim için Amerika’ya gidene kadar sürdü. Okuma serüvenim burada Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna ve Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam kitaplarıyla başladı, okumayı sevdikçe yabancı yerli, bulabildiğim bütün eserleri okumaya koyuldum. Geç kavuşanların birbirlerine daha da şiddetle sarılması gibi kitaplara sarıldım. Üniversiteden İstanbul’a döndüğüm sene bir arkadaşımın çok fikrin var, hep anlatıp duruyorsun biraz da yazmayı denesen fena olmaz mı demesi üzerine birdenbire plansızca yazmaya koyuldum, okumadan aldığım zevki bu sefer yazmaktan aldım, kitap yayımlamak gibi bir düşüncem yoktu, sevdiğim için yazıyordum.

    Olamayanların Mabedi’nde okuyucuya neler anlatmak istediniz? Yazın sürecinde etkilendiğiniz noktalar nelerdir?

    Bir karakteri tüm derinliği, düşünce yapısı, hisleriyle beraber anlatmak istedim. Kendimizi fazla önemsiyoruz, düşünüyoruz, ben dediğimiz dapdaracık bir havuzda debelenip duruyoruz. Kitap vasıtasıyla okuyucuyu ve kendimi kısıtlı benliklerimizden dışarı çıkarıp başka bir zihnin içine yerleştirip onun kıyafetleriyle dolaştırmak, başka birini birazcık olsun anlayabilmesini sağlamak istedim. Herkesin kendi hakikat arayışı yolculuğunun farklı olduğunu, bu yürüyüşün özel ve kıymetli olduğunu ve insanların birbirlerinin yolculuğuna saygı göstermeleri gerektiğini vurgulamak istedim. İnsanın en büyük noksanlığı dünyayı sadece kendi gözleriyle görüp öyle yorumlamasıdır. Attila İlhan’ın bir şiirinde de dediği gibi “Olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması…”

    Yazın sürecinde tamamen kendi bilincimden çıkarak bir başka bilince misafir olmak ve bunun bir kadın karakterin zihni olması etkiledi. Başka birinde kendini unutmanın heyecanıyla sabahın karanlık saatlerinde uykumdan sıyrılıp büyük istekle bilgisayarımın başına geçtim, keşiflerle dolu yazma serüvenini sürdürdüm. 

    Olamayanların Mabedi’nde hakikat olgusunun ön planda okumasını yapıyoruz. Konularınızı ve ön plana çıkarmak istediğiniz mesajı nasıl seçiyorsunuz?

    Öncelikle odaklanacağım karakter (veya karakterleri) düşünüyorum, neye benzer, nasıl düşünür, neyi arar derdi ne? Ufak ufak karakter canlanır, kendi arayışını, kendi hikayesini oluşturur ve bir noktada ona o kadar aşina olurum ki roman benden dışarı taşar. Diyebilirim ki karakter bana romanı yazdırır, konuyu ve ön plana çıkarmak istediğim mesajı o seçer. Karakter bilincimden taşmış oldukça canlı biridir, onun gerçekten dışarıda bir yerlerde yaşadığına inanırım. 

    Genç yazarlara hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz ?

    Aslında kendimi bu konuda tavsiyede bulunacak kadar yetkin görmüyorum ve her yazarın kendi öz yolu olduğuna inanıyorum. Ayrıca benim vereceğim tavsiye sadece kendi yolum için geçerli olabilir. Tavsiye mi denir bilmem gençlere tavsiyede bulunanlara kulaklarını tıkayıp zevk aldıkları şekilde yazmaya devam etmelerini öneririm. Yazarken yazı ile yazar arasında oluşan o sessiz istiğrak halinde mümkün olduğunca kalmanın huzuru hiçbir şeye değişilmez, orada yazı ile yazar kaybolur daha büyük bir şey ortaya çıkar. Gerisi zaten bir şekilde gelir. Geriye baktığımda romanın ortaya çıkma sürecinde en keyif aldığım anlar yazarken kendimi unuttuğum romana noktayı konduğum ana kadar süren kısımdı. En sıkıntılı ve sevmediğim kısımsa roman bittikten sonra onu yayımlayıp yazılmış onca kitap arasında onu bu az okuyuculu iklimde okuyucuyla buluşmasını sağlama süreciydi. Keşke roman yazılıp bitince yazar da ortadan kaybolabilse, ama devir bunu mümkün kılmıyor.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    Galeri Selvin 40 Yaşında: Sanatın Belleğini Yazıyor!

    5 Mayıs 2025

    Çağla Cabaoğlu ile 25 Yıllık Sanat Yolculuğu!

    25 Nisan 2025

    Musicandle Concerts ile Müziğin, Aydınlığın, Işığın Sesi Yükseliyor !

    29 Kasım 2024

    Comments are closed.

    SOSYAL MEDYADA ARTKOLİK
    • Facebook'ta Takip Et
    • Twitter'da Takip Et
    • Instagram'da Takip Et
    KÖŞE YAZILARI

    Nazlı Keçili: Sanat ile bilim ilişkisi

    Sanat ile bilim arasında nasıl bir ilişki var? Bilim ile sanat birbirini nasıl etkiliyor veya…

    Nazlı Keçili: Çinli muhalif sanatçıların eserlerine sansür!

    Nazlı Keçili: New York’ta çok özel bir sergi

    Nazlı Keçili: Birleşik Krallık kraliçeleri sergide buluştu

    ATOLYE ve SEMİNERLERİMİZ
    Atölye ve Seminer

    Sanat Tarihinde Yeniden Doğuş: Umut ve Çiçeklenme

    Seminer: Sanat Tarihinde Yeniden Doğuş: Umut ve Çiçeklenme Danışman: Buket Şakarcan Tarih: 23-30 Mayıs Süre: 2…

    Osmanlı’da İki Mimarın İzinden: D’Aronco & Vallaury

    Sanat Tarihi’nin En Büyük Aşkları ve Eserler Yansıması

    Artkolik & BAUSEM işbirliği ile Sanat, Kültür Yönetimi ve Kurumlar Modülü Başlıyor !

    Sömestir’da, Superkids sponsorluğunda gerçekleşecek çocuk atölyeleri ile Taviloğlu Koleksiyonu minik ziyaretçileriyle buluşuyor. 

    ARTKOLİK KİMDİR?
    ARTKOLİK KİMDİR?

    Artkolik

    Artkolik, kültür ve sanatı daha ulaşılabilir kılmak amacıyla, 2012 yılında Nazlı Keçili tarafından kurulmuştur. Çok yönlü bir sanat platformu olan Artkolik, dijital ve yazılı medya üzerinden, sanatın her dalında dolaşmayı hedeflemektedir.

    BİZİ TAKİP EDİN!

    Facebook X (Twitter) Instagram
    POPÜLER HABERLER

    Salvador Dalí: Zamanın Ötesinde Bir Zihin

    Frieze New York 2025: Küresel Çağdaş Sanat Sahnesi The Shed’de Buluştu!

    Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki “Beygir Gücü” Sergisi Devam Ediyor!

    BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN
    Haftalık sanat bültenlerimizin size de ulaşması için
    e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.
    Copyright © 2025. Artkolik - Tüm hakları saklıdır
    • Hakkımızda
    • Site Haritası
    • İletişim

    Yukarıya yazın ve aramak için Enter tuşuna basın. İptal etmek için Esc tuşuna basın.