Perşembe, Haziran 8

BATUHAN KESKİNER: ”Da Vinci, Duchamp ve Manet en çok ilham aldığım sanatçılar.”

Google+ Pinterest LinkedIn Tumblr +
Bağımsız ve genç sanatçıların eserlerinin sergilendiği ulaşılabilir sanat etkinliği Mamut Art Project bu yıl 6. kez sanatseverleri genç sanatçılarla buluşturuyor. Her yıl yeni sanatçıların üretimleriyle gelişen projenin öne çıkan isimlerinden biri de Batuhan Keskiner. Kendisini yakından tanımaya ne dersiniz?
Röportaj: Sebla TANIK
Seni tanıyabilir miyiz?
1991 yılında İstanbul, Şişli’de doğdum. Fotoğraf çekmeye çocukken doğum günümde hediye edilen Polaroid 600 fotoğraf makinesiyle başladım. Lise boyunca da fotoğraf çekmeye devam ettim. Lise eğitimim bittikten sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde Fizik okumaya başladım. Üniversitenin ikinci yılında tamamen fotoğrafla uğraşmaya karar verdiğimde okulu bıraktım. Yetenek sınavlarına girip MSGSÜ’de Fotoğraf okumaya başladım. Şu an mezun olmak üzere olan bir son sınıf öğrencisiyim.
Mamut Art Project’e katılmaya nasıl karar verdin? Süreç nasıl işledi?
Mamut Art Project’i önceki senelerden katılan arkadaşlarımdan biliyordum ve takip ediyordum. Bu seneki başvurular açıldığı esnada Norveç’teydim. Projenin düzenlemelerini ve seçkisini yeni bitirmiştim. Projenin tamamlandığını düşündüm ve işlerini yeni duyuran genç sanatçılar için güzel bir sergileme alanı olan Mamut ortamında sergilemek istediğim için başvurdum. Projenin kabul edilmesiyle sergilenmesine gelene kadarki süreçte de ekiple çok rahat bir iletişimimiz oldu. Daha önceden belirlediğim geniş seçkiden elemeler yaparak şu an sergilenmekte olan nihai haline getirdik.
Çalışırken, ortaya bir eser koyarken nelerden besleniyorsun?
Bunun benim için net bir cevabı yok sanırım. Mümkün olduğu kadar farklı disiplinleri takip etmeye ve yenilikçi yaklaşımlarından faydalanmaya çalışıyorum. Bu anlamda nereden beslendiğim benim için de oldukça öngörülemez.

Bu projede yer alan işlerinin içeriğinden bahseder misin?
Norveç’in Volda adlı kasabasında eğitimim sebebiyle 6 ay boyunca yaşama fırsatı yakaladım. Norveç’le ilgili daha öncelerinde duyduğum huzurlu, güvenli, çevre dostu gibi uzayıp giden bir çok olumlu sıfatın ne kadar gerçek olduğunu merak ediyordum. Hep övgüyle bahsedilen, şu an ülkemizde bilfiil mücadele ettiğim birçok toplumsal ve çevresel sorunun büyük oranda çözüldüğünü fark ettiğim bu ülke, benim için adeta bir cennetti. Fakat zaman geçirdikçe ve tüm bu refahı deneyimledikçe bunun benim gerçekliğimde asla bir karşılığı olmadığını fark ettim. Bunca zamanki tüm reflekslerimin, alışkanlıklarım ve yargılarımın çokça şikayet ettiğim tüm bu düzensizlikler ve eksiklikler üzerinden inşa edildiğini ve bundan kolay kolay da arınamayacağımı fark ettim. Günün sonunda, içinde yaşamayı arzuladığım bu yere geçmişim ve alışkanlıklarım sebebiyle yabancıydım. Geçici bir süreliğine bunu deneyimliyor olmak da bende ait olmadığım bir hayal dünyasında yaşıyor olduğum hissini uyandırıyordu. Sanki bu bir rüyaydı ve bir gün biteceğini bildiğim bu rüya mekanlarının içinde dolaşıyordum. Wonderland projesi de, bu rüya mekanlarının hikayelerini anlatmayı istemem üzerine ortaya çıktı diyebilirim.

Eserlerine baktığında izleyicinin nasıl hissetmesi gerektiğini düşünüyorsun?
Fotoğrafın her izleyiciyle kurduğu ilişkinin birbirinden farklı olduğunu düşünüyorum. Bu öngörülmeyen çok katmanlı ilişkinin de bu anlamda fotoğrafın anlatısını zenginleştirdiği kanaatindeyim. Dolayısıyla nasıl hissetmeleri gerektiğine karar vermek bana düşmez diye düşünüyorum. İzleyeni fotoğrafın dilinin dışındaki herhangi bir metne yönlendirip sınırlandırmamak gerekiyor bence.

Mamut Art Project her yıl gelecek vadeden sanatçıların üretimleriyle ilgileniyor. Senin geleceğe dair planların nedir?
Şu an çalışmaya devam ettiğim bir diploma projem var. Belediyeler tarafından il ve ilçelerin tanıtımı amaçlanarak dikilen meyve-sebze heykellerini çalışıyorum. Bu heykellerin tipolojilerinden oluşacak bir fotoğraf kitabı projesi tasarlıyorum. Öncelikli olarak bu projeyi bitirmeyi planlıyorum. Bunun yanı sıra Deneysel Fotoğraf dersinde aklıma gelen bir fikirle ortaya çıkan daha sonrasında da ürün haline getirmeye karar verdiğim bir fotoğraf makinesi tasarlıyorum. Yeniden programlanabilme, açık kaynak, otomatik ışık ölçümü, bluetooth ile app üzerinden kontrol edilebilme gibi günümüz teknolojik özelliklerine sahip olan fakat analog film kullanan kendin-yap bir fotoğraf makinesi. Bunlara ek olarak yeni yeni başladığım kinetik yerleştirmeler üzerine çalışıyorum. Bilimle sanatın kesiştiği kinetik işler kurguluyorum. Sanırım önümüzdeki dönemlerde bu alanda da işler üretip sergileyeceğim.

İşlerini ilgiyle takip ettiğin veya sana ilham veren sanatçılar var mı?
Da Vinci, Duchamp ve Manet en çok ilham aldığım sanatçılar. Takip ettiğim ve işlerine hayran olduğum sanatçılar arasında Jeff Wall, William Egglestone, Stephen Shore, Theo Jansen, Anthony Howe, Daniel Rozin, Ryoji İkeda gibi isimler var. Son dönemlerden de Alec Soth’un ve Alex Webb’in işlerini beğenerek takip ediyorum.

Mamut Art Project bittikten sonra işin adına yapmak istediğin ilk şey nedir?
Sanırım yapmak istediğim ilk şey, daha geniş bir seçkiyle projeyi fotoğraf kitabı haline getirmek ve kalıcı olmasını sağlamak.

Mamut Art Project 
Etkinlik Tarihleri: 26 – 29 Nisan 2018
Ziyaret Saatleri: 11:00 – 20:00
Mekan: KüçükÇiftlik Park
Paylaş