Röportaj: Sebla TANIK
Melkan Hanım nerede yaşıyorsunuz?
İstanbul, Gümüşsuyu’nda yaşıyorum.
Yaşadığınız yerin penceresinden bir mimar gözüyle baktığınızda nasıl bir şehir görüyorsunuz?
İnsan, mimar ve İstanbullu gözüyle dünyanın en güzel kentini ve yüzyılları içinde barındıran katmanlarını görüyorum.
Sizce İstanbul’un en etkileyici yapısı hangisi ve neden?
Ayasofya tarihi olduğu kadar bugünü de temsil ediyor. Bir de tabiki modern mimarlığın simgesi haline gelen AKM, özellikle iç mekanları bugun için dahi hem işlev hem estetik bağlamında mükemmel.
Modern bir şehir nasıl olmalı?
Eskisini bugüne özenle taşıyan, bugünün teknoloji ve standartlarında, güvenli ve sağlıklı bir yapılanma; yeni ile eski gibi tüm farklılıkların uyumla bir arada olduğu, tüm kentlinin konut ve ulaşım gibi ana ihtiyaçların sorun olmadığı durumda çağdaş bir kentten bahsedebiliriz.
İstanbul’un en önemli yapılarına imza atan isimlerden biri olmak sizde nasıl bir duygu yaratıyor? Eserlerinizle bu şehrin yaşamının neresinde buluyorsunuz kendinizi?
Mimari de diğerleri gibi bir meslek, biz de bütünün, büyük bir sistemin parçasıyız. Umarım katkımız genel anlamla daha iyinin örnek alınması yönünde, insana ve kente yararlıdır. Öte yandan, iki boyutlu bir işin gerçek bir yapıya dönüşmesinin de insani bir haz verdiğini inkar edemem.
Yaratıcılığınızın temelinde nasıl bir değerlendirme yatıyor?
Ben şehir insanıyım. İnsandan, hareketten, gürültüden ilham alıyorum dersem yalan olmaz.
Tarihi binalarla dolu bir şehre yapılan modern binalar, sizce şehrin ruhuyla uyum sağlamakta ne kadar başarılı olur?
İyi olan iyidir. Eski ile yeni mükemmel bir şekilde yan yana gelebilir, ya da büyük bir ayıp olarak da tezahür edebilir. Örneğin, Chipperfield’in Berlin’deki Neues Museum örneği ile bizim İstanbul’da kimin yaptığını dahi bilmediğimiz restorasyonları aynı kefeye koyabilir miyiz?
Türkiye’de modern şehircilik ve kentsel dönüşüm projeleri genel olarak madde merkezli bir mantalitenin elinde. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ekonomi göstergelerinin inşaata endeksli olduğu bir durumda, yatırımcının kimliği ve niyeti daha da önem kazanıyor. Geleceği gören, en azından orta vadeli düşünebilen, meden, bir yatırımcı ile geliştirilen projelerden umutluyum.