Ferda Art Platform’dan İki Yeni Sergi !

Google+ Pinterest LinkedIn Tumblr +
Ferda Art Platform’dan iki yeni sergi: Sinan Orakçı’nın ‘‘İştahların Makamı’’ isimli ilk solo sergisi ve Ebru Sargın L. – “Sessizlik Manzaraları” isimli sergisi 19 Ekim-11 Kasım 2023 tarihleri arasında ziyaretçilerle buluşacak. 
Sinan Orakçı’nın ‘‘İştahların Makamı’’
Şuurun düzenleyici kontrolünden bağımsız olan bu resimler bir mantık çerçevesinde belli bir estetik ya da ahlaki ön yargının kontrolü olmadan imgeler aracılığıyla düşünceyi ifade etmeyi amaçlıyor. Bu eserlerin üretim sürecinde sanatçının düşüncesi arzuların ve kaygıların gerçek kaynağına inebilmek, bilinçaltının bir dışavurumu olan yaratıcı süreci akıl ve mantık deneyiminden özgürleştirmektir. Nevroz, bilinçaltı, rüya ve hafıza kavramlarına odaklanan sanatçı, belleğini bir arkeolog gibi inceleyerek düş ve gerçek arasında mistik bir dünyaya bakıyor. Arzu ve iştah arasındaki ilişkiyi alışılmışın dışında renklerle inceleyen sanatçı klasik natürmorta göz kırparak kendine özgün bir ışık gölge evreni yaratıyor. Güncel bir ikonografik dil kullanan sanatçının eserleri gerçek ve hayal arasında gidip geliyor.
Sinan Orakçı’ın ilk kişisel sergisi 11 Kasım tarihine kadar Ferda Art Platform Ana Salon’da ziyaret edilebilir.
Ebru Sargın L. – Sessizlik Manzaraları
Ferda Art Platform Ebru Sargın L.’nin ‘‘Sessizlik Manzaraları’’ başlıklı ilk kişisel sergisine 19 Ekim – 11 Kasım 2023 tarihlerinde Proje Alanı’nda ev sahipliği yapıyor. “Sessizlik Manzaraları” adlı sergi, minimal mimari çizgilerle resmedilmiş, neredeyse soyut bir estetik formla işlenen çalışmalardan oluşan bir seriyle izleyicisiyle buluşuyor.
Ebru Sargın L., sanatına performans sanatçısı kimliği ile çıkış yaptıktan sonra üzerine çalıştığı “sessizlik” kavramını, bu kez bedenin sınırlarını aşarak yeni bir arayışa giriyor. Sanatçı, serginin ana teması olan “Sessizlik”i, günümüz kentlerinin sessizleşen mekanlarıyla özdeşleştiriyor.
Bu mekanların sessizliğini ve yalnızlığını, Platon’un meşhur “mağara” metaforundan esinlenerek ele alıyor. Bu metafora göre aklın saf faaliyetinin kapsama alanı dışında ruh, bedenin içerisinde karanlık bir mağarada yaşamakta ve ancak zincirlerini kırıp mağaradan dışarı adım atabildiğinde ilk başta ışığın gözlerini kör etmesine rağmen cesaretle hakikatin bilgisine ulaşabilir. Airbrush tekniğiyle tasvir edilen bu mekanik dünya, izleyiciye içsel bir yolculuk deneyimi sunuyor. Üçgen formların hâkim olduğu resimler, sessizlik ve yalnızlık temasına iletişim kuruyor. Her bir eser, gri palet içinde sessizliğin ve yalnızlığın farklı yönlerini ifade ederken, aynı zamanda modern kentlerin de sessizliğini görünür kılar.
Sanatçı, bu sergisi ile sessizliğin içimizdeki varlığını sorgulamayı hedeflerken, aynı zamanda dışımızdaki günümüz mimarisini, içimizdeki mağaralar olarak konumlandırmakta ve bununla beraber izleyiciyi sessizliğin derinliklerinde ışığı aramak üzere bir yolculuğa davet etmektedir.
page1image850768 page1image845984 page1image842864 page1image97520 page1image840368page1image843072 page1image840160 page1image837872 page1image836208 page1image847856



Paylaş