Heykel sanatçısı Nermin Ülker’in üçüncü solo sergisi “hané” 6 Mart Çarşamba günü Krank Art Gallery’de açılıyor.
Sergide, Nermin Ülker’in kimileri renkli kimileri paslanmış soyut formlardaki heykelleri; sahip oldukları çizgiler, planlar, boşluklar-doluluklar, kurgular ve yönlenmeleriyle sanatçının yaşamının gerilimlerinden referans alıyor.
Nermin Ülker’in, “hané” sergisinde “ev”, ikili bir karakter kazanıyor. “Ev” kavramının, dış dünyanın tehlikelerinden koruyan bir sığınak olarak görüldüğü, toplumsal düzenin, geleneğin, güvenliğin ve uyumun sembolü olarak tabulaştırıldığı bir ortamda yetişen sanatçı “ev”i; hem dış dünyaya karşı bir sığınak hem de tekinsiz sızmaların mekânı olarak tanımlıyor.
Nermin Ülker’in eserlerinde ‘içerisi’ ve ‘dışarısı’ kavramları ne mekanın fiziksel sınırlarına tabi olmak zorunda ne de belirli koordinatlara sabitlenmiş durumda. ‘Ev’ sınırları olan korunaklı bir alan değil, deneyim, bellek ve anlama göre içerisi ve dışarısının her an yeniden tesis edilebildiği, oluş hâlinde bir mekândır.
‘hané’ sergisinde; sınırları ve koordinatları önceden belirlenmiş geleneksel mekan anlayışının aksine, seyirci, koordinatların deneyime ve bağlama göre her an yer değiştirebildiği, akışkan ve geçirgen bir mekân algısı ile karşılaşıyor. Bu değişen mekân algısında “içerisi” ve “dışarısı”, artık birbirlerine sızan, bağlamlarına göre anlamları ve koordinatları sürekli değişen alanlar olarak deneyimleniyor.
Sergide sanatçı düşünsel ve duyusal anlamda birbirinin içinden türemiş iki seriyi bir araya getiriyor. “Pencere” serisinde Nermin Ülker pencerelerini; malzemesi ve biçimleri itibariyle mekanı bakışa kapatıp/açan, bakışın sınırlarını çizen dayatmacı formlar olarak tasvir ediyor. Görüş alanı, sanatçı tarafından çerçeveleniyor ve her çerçeve, belirli bir bakış açısına, eksik bırakılmış bir görüntüye işaret ediyor. Seyircinin hareketine ve baktığı açıya göre görüntü sürekli değişiyor ve akıyor. Sanatçının, seyircinin bakış açısının kültürel kimliğine, kişisel belleğine bağlı nasıl da değişebildiğine gönderme yaptığı sergide bakış mekânı izleyiciyi temsil ederken, pencere ise o izleyicinin kendi dünyasındaki sınırlı özgürlük ve mahremiyetini sembolize ediyor. Pencere, sanatçı için, kendine ait olanı saklama, bilinmez olma, gizemli kalma hali ve diğerleriyle arasına çizilen sınırdır.
6 Mart’ta başlayacak olan sergi, 27 Nisan’a kadar devam edecek.