Farklı teknik ve malzemelerle çalışan yedi sanatçının bir araya geldiği Sabırla Bekleyen Büyülü Şeyler isimli sergi Kalyon Kültür’de 10 Haziran Perşembe günü açıldı. 25 Kasım 2021 tarihine kadar gezilebilecek sergi, doğanın kendine has örüntülerinin, mekanizmalarının ve manzaralarının yorumlanarak sanat yapıtlarına dönüşme fikrini ve sürecini zaman, emek, sabır ve detay kavramları üzerinden inceliyor.
Sergide, Ali İbrahim Öcal, Ahmet Duru, Ayşe Gül Süter, Melis Buyruk ve Sadık Arı’nın yeni ve yakın dönem yapıtları yer alırken, Dikine Ongoing Project’in ‘Şey ve Tekrar’ isimli mekana özgü uzun süreli performans ve video yerleştirmesi, Umut Sevgül ve Barbaros Kayan tarafından gerçekleştiriliyor. Serginin küratörlüğünü Sezgi Abalı, koordinatörlüğünü ise Bahar Güneş üstleniyor.
Ali İbrahim Öcal üretim sürecinde resim, fotoğraf, heykel, yerleştirme, video ve doğa kökenli nesneler gibi farklı mecraları bir arada kullandığı, disiplinlerarası bir örgüde ilerleyen imgesel evrenler oluşturuyor. Evrensel, coğrafi ve yerel kültürel kodları olabildiğince içine alan; toprak, tohum, filizlenme, büyüme, yok olma, tekrar doğma gibi çok katmanlı imgeler bütününü kapsayan işler üreten sanatçı, sergide izleyiciyi bir coğrafyanın deneyimine çağırıyor.
Ahmet Duru doğanın makro ve mikro manzaralarını farklı anlatım biçimleriyle sunarken, üretiminde çoğunlukla doğada yaptığı uzun yürüyüşlerden ve gözlemlerden yararlanıyor. Duru’nun sergideki işlerinde doğanın kendine has takviminin ve mevsim döngülerinin izlerini sürerken, bitkilerin varlıklarını sürdürebilmek için geliştirdikleri yöntemler hakkında düşünmeye başlıyoruz.
Dünyanın çeşitli yerlerinde konuk sanatçı olarak davet edildiği bilim laboratuvarlarında yaşamı değişik organizmalar üzerinden farklı ölçeklerde inceleme fırsatı bulan Ayşe Gül Süter, yapıtlarında bilimsel verileri yeni medya teknolojileri ve geleneksel sanat teknikleriyle birleştiriyor. Hareket, ışık, zaman ve mekan arasında başlattığı diyaloglar, yeni formlara ve duyusal deneyim alanlarına dönüşüyor. Süter’in Kalyon Kültür’ün yer aldığı Taş Konak’ın büyük salonunda sergilenecek yapıtları, ışık ve renk temelli bir cam enstalasyonu; mekan, ışık ve izleyici arasında bir diyalog başlatan ayna heykeller; ve insan hücrelerinin üzerinde gerçekleşmiş bir videodan oluşuyor.
Detaylı seramik çalışmalarıyla bilinen Melis Buyruk; bitki, hayvan ve insanı tanımsızlaşan formlarda ve ters yüz olmuş bir hiyerarşide bir araya getirdiği yapıtlarında, birbirini tekrar eden dokular ve biçimlerle yeni yaşam alanları yaratıyor. Sabırla Bekleyen Büyülü Şeyler sergisinde yer alan heykellerindeki gerçekçi ama bir yönüyle de illüzyonist estetik, gerçeküstü rüyalara bağlantılar açıyor. Buyruk’un malzeme, renk ve konu seçimi kültürel referanslar ortaya koyarken, izleyiciyi hep gözünün önünde olan canlılara dair ön kabullerini yeniden düşünmeye sevk ediyor.
Sadık Arı, bilimsel illüstrasyonların bakış açısını benimseyen üretiminde insan eylemlerini anlamak için doğaya bakarken, insanın var olurken diğer canlılara galip gelme iştahının yol açtığı talanla ilgileniyor. Arı’nın sergide yer alan detaylı desenlerinde, insanın vahşi olanı tanımlama arayışına ve ona karşı verdiği ehlileştirme çabasına direnen bir düşüncenin izlerini sürüyoruz.
Dikine Ongoing Project’in sergi kapsamında yer alacak “Şey ve Tekrar” isimli mekana özgü uzun süreli performans ve video yerleştirmesi, Umut Sevgül ve Barbaros Kayan tarafından gerçekleştiriliyor. Eski tarihli gazeteleri dönüştürerek, bir tanesi bir avuca sığabilecek boyuttaki kürelerle üretilen bir tesbihin kürelerinin teker teker ipe dizilerek mekana yerleştirilmesiyle başlayan performans, tekrarları birbirine bağlayanın ne olduğu sorusunu yola çıkarıyor. Kürelerin üretimi mekandaki hammadde ve araçların bulunduğu istasyonlarda devam ederken, sergi alanının karşılıklı iki odası arasındaki harekette süreksizlik, geçicilik ve yersizlik kavramlarının okumaları gerçekleştiriliyor.
Kürelerin üretildiği istasyonlardaki malzemelerin döngüsü, maddenin tabiatı gereği gerçek sürede gerçekleşirken; performans sessizliğin hareketinin, hareketin mekan ve madde ile diyaloğunun dolaysız yörüngesinde, omurganın belleğinden geçen bilginin izini sürüyor. Uzun süreli performans sürecinden gelen video bellek, ikinci aşamada performansçı mekandan çıktıktan sonra mekana yerleştirilerek, zaman ve belleğe dair okumaların mekanla kurduğu ilişki üzerinden devam ediyor. Belirli günlerde canlı akışta paylaşılacak görüntü ile performansçı mekana bakışını gerçek/hiper-gerçek haritaları ile gerçekleştirirken, ziyaretçiyle boşluğun temasında tekrar karşılaşıyor.
Adını ‘Evren duyularımızın keskinleşmesini sabırla bekleyen büyülü şeylerle doludur’[1] sözünden alan sergide yer alan yapıtlar; doğanın kendine has ritmine dikkat kesilerek yavaşlamaya, detaylarına mercek tutarak duyumsamaya, zaman, emek ve sabır kavramları etrafında birlikte düşünmeye bir davet niteliği taşıyor.
Sabırla Bekleyen Büyülü Şeyler, 25 Kasım 2021 tarihine kadar Kalyon Kültür’de görülebilir.
[1] Bertrand Russell, W. B. Yeats dahil olmak üzere, 20. yüzyılın tanınmış düşünür ve yazarları tarafından da söylenildiği düşünülen alıntıya, İngiliz şair ve yazar Eden Phillpotts tarafından kaleme alınan 1918 tarihli A Shadow Passes başlıklı kitapta rastlanmaktadır.