Seçkin Pirim’in İnziva başlıklı sergisi 31 Aralık’a kadar Dirimart’ta izleyiciyle buluşuyor. Sergi, sanatçının salgın döneminden sonra üzerine yoğunlaştığı, bireyin kendi içine dönmesi fikri ve sakin bir hayata adaptasyonun zorlukları etrafında şekillenen heykellerini ve kâğıt işlerini bir araya getiriyor.
Seçkin Pirim’in birçok farklı materyal aracılığıyla neominimalist tarzda ürettiği eserlerindeki spontane formlar, sanatçının sosyal bağlantılarını, kendiyle yeniden buluşma ve kendi olma yolculuğunu temsil ediyor. Üretim biçimi ve ilhamını Mevlana’nın “birden bütüne” anlayışından alan Pirim’in sanatının kaynağı olan dert edindiği meseleler ve tecrübeler, son dönem işlerinde ruhsal-bedensel arınma ve içe dönüşün temsili niteliğini taşıyor. Pirim, günümüzün kaotik ve heterojen varoluş biçimlerine karşı kendi sınırlarını zorlayan, tekrar eden formlar üzerinden yenilenmeye, dönüşmeye dair sorulara cevaplar arıyor.
Tüm dünyanın mücadele ettiği ekonomik, coğrafi, sosyokültürel sancılar insanlığı öfke, korku, üzüntü, kaygı gibi olumsuz duygularla baş etmek için akıl sağlığını koruma yöntemlerini aramaya sürükledi. İnziva, kişinin yaşadığı dünyevi karamsarlık ve korkuları aşma çabasında karşısına çıkan zihinsel sorunlarla başa çıkmada ideal bir yol olarak görülüyor. Seçkin Pirim sergide, kökleri binlerce yıl öncesine uzanan, kendini toplumdan uzaklaştırma yöntemi olarak özetlenebilecek bu kavramı, inziva törelerine işaret eden bir ortam yaratarak aktarıyor. İnziva, sergideki yapıtlar ve mekânın düzenlenmesi aracılığıyla izleyicinin bireysel olarak deneyimleyebileceği tinsel bir davete dönüşüyor.
Serginin girişindeki, mağara hissi veren doku ve ışık düzenlemesi ile deneyimlenen İn, kişiyi dış dünyadan soyutlayarak, ona sakin ve dingin bir an, bir içe dönüş alanı sağlıyor. Sergi alanındaki flamaları hatırlatan Ben ve İçimdeki Ben ve Sen ve İçindeki Sen, dini mekânlarda karşılaşılan ikiz yalnızlık/birliktelik temasına işaret eden kolektif ritüelin bir simgesi olarak karşımıza çıkıyor. Mekânda izleyiciyi karşılayan antik döneme ait bazilikalarda yaygın olarak görülen yarım daire planlı apsisin ön duvarına yerleştirilen Niş ve arka duvarına konumlanan Dört Geceden Her Biri adlı kâğıt eserler değişen duygu durumlarının form bulmuş halleri olarak ortaya çıkıyor. İnsan yaşamında iz bırakan kişilerin, duyguların, mekânların, objelerin ardından ortaya çıkan ve geri çekilme hissine tanıklık eden apsisin ortasında konumlanan Var Olmayan Bir Geleceğin Planı isimli yerleştirmede görülen girintili çıkıntılı formlar Pirim’in seyahat ettiği yerlerde etkilendiği, onda münzevi olma arzusu uyandıran mekânların izdüşümleridir.
Sergide sunak formunda inşa edilmiş Mabet, nirvanaya ulaşmanın temsili olarak karşımıza çıkıyor. Heykel, yeniden hayat bulmanın temsili bir süreci olarak her çeşit duygudan arınma ihtiyacını hatırlatan bir mabet olup, mekânda arınma noktası olarak konumlandırılıyor. Pirim’in sergide yer alan İnziva adlı kırk küçük kâğıt eserden oluşan yerleştirmesi, özel bir mekânda Mevlana’nın inzivaya çekilip kendisini ibadete verdiği kırk güne gönderme yapıyor. Pirim bu eserler bütünüyle, günümüzde yaygın olan kişisel bilgi ifşa etme durumunun bireyde meydana getirdiği duygusal deformasyondan bir çıkış yolu arıyor gibidir.