Close Menu
Artkolik
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Perşembe, Temmuz 10
    • İletişim
    Instagram Facebook X (Twitter)
    Artkolik
    • Ana Menü
    • Sanat Haberleri
      • Haber
      • Sergiler
      • Tiyatro
      • Sinema
      • Röportajlar
      • Etkinlik
      • Moda
    • Köşe Yazıları
      • Nail Keçili
      • Nazlı Keçili, Şamdan Plus Özel
    • Proust Serisi
    • BAUSEM Sertifika Programı
    • Atölye ve Seminerler
    • Kültür Gezileri
    • Artkolik Kimdir?
      • Basında Artkolik
    Artkolik
    BuradasınızAna Sayfa»Yazılar»Üretebilmek İçin Gerçek Kimliğini Feda Edenler
    Yazılar

    Üretebilmek İçin Gerçek Kimliğini Feda Edenler

    ArtkolikBy Artkolik8 Mart 2018Updated:19 Aralık 2018Yorum yapılmamışOkuma Süresi 3 Dakika
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    Tarih, amaçlarına ulaşmak, hayallerini gerçekleştirmek ve görünür olmak için erkek ismi kullanmış, erkek kimliğine bürünmüş veya tamamen bir erkeğin gölgesinde kalmış kadınlarla dolu…
    Bu yola sapmadan kendileri olarak var olmayı başarmış kadınlar elbet var. Ancak sanat tarihi başta olmak üzere, bilim, politika, din gibi alanlarda bugün devam etmekte olan ve geçmişte çok daha baskın ve agresif bir şekilde uygulanan erkek egemen anlayış içerisinde, “Katkımı kendi ismimle veya yüzümle yapmasam da olur; ben yalnızca var etmek istiyorum” diyen kadınların sayısı bir hayli fazla. Bunlar, üretme ve yaratma arzularını, kendi kimlerinin, bireysel varoluşlarının bile önünde tutan, emekçi kadınların hikayesi…
    Geçmişte kadın yazarlar, edebiyat zümrelerinde hoş karşılanmamaktaydı. Bu nedenle özellikle edebiyatta erkek ismiyle eserler yayımlamış pek çok kadın olduğunu görmek mümkün. Ünlü Anne, Emily ve Charlotte Brontë kız kardeşler yazarlık kariyerlerine başlayabilmek için erkek isimleri Acton, Ellis ve Currer Bell ile kitaplarını yayımladı. Ünlü yazar George Eliot’ın asıl adı Mary Ann Evans’tı. Edebiyat tarihi Louisa May Alcott, Amantine Lucile Aurore Dupin, Violet Paget, Karen Blixen gibi, kariyerleri boyunca erkek isimleriyle mahlas kullanmış yazarlarla dolu. Günümüzde ise -J.K. Rowling gibi- erkek okurlar tarafından talep görmeyeceklerini düşündükleri için ve cinsiyetine göre değil, yazarlık yeteneğine göre, objektif bir yaklaşım arzusuyla; cinsiyeti belli etmeyen kısaltma veya isimleri tercih eden kadın yazarlar bulunmakta.
    Özellikle 19. yüzyıl ve öncesinde kadın ressamların eserlerinin komüsyonlara çıkarılmadığı, satın alınmak, hatta satışa çıkarılmak bile istenmediği bilinmekte. Bu nedenle kadın ressamların eserleri, sıklıkla erkek bir akrabanın veya dönemin sevilen bir erkek ressamının imzasıyla satışa çıkarılmaktaymış. Bu nedenle bazen geçmişten gelen eserlerin, aslında gerçekten kime ait olduğuna dair kesin sonuçlar alınamıyor. Gerçek sahipler ise asla ortaya çıkmadığı için, çoğu tarihte ismi asla anılmadan yok oluyor. Küçük bir azınlık ise tarihte adını var edebilmiş. Örneğin Judith Leyster’ın yaptığı resimlerin çoğu eşinin imzasıyla satılmıştır.
    Rodin’in heykellerini taklit etmekle itham edilen Camille Claudel ise sonraki araştırmalarda ortaya çıktığı üzere; Rodin’in stüdyosuna öğrenci olarak geldiği dönemden itibaren, Rodin’in eserlerinde büyük bir tavır ve stil farklılığı yaratmış, hatta bazı heykelleri birlikte üretmişlerdir. Claudel, daha sonrasında Rodin ile ilişkisini kesmiş ve sanatçı olarak var olmaya devam etmeye çalışmıştır. Ancak günümüzde, çağının çok ilerisinde olarak gösterilen Claudel’in eserleri, o dönemde fazla erotik olduğu gerekçesiyle satışa çıkarılmamıştır. Canlı modellerle nü çalışmalar yapılan ve nü eserlerin yer aldığı mekanlara kadınların alınmadığı bir ortamda, insan anotomisini öğrenemeden veya çok daha gizli çabalarla öğrenen ve üreten kadın ressam ve heykeltıraşların var olduğu bir dönemde, Claudel’in çıplak olmakla kalmayıp, aynı zamanda arzu dolu karakterleri heykellerinde yansıtması kabul görmemişti. Çağımızda dehası ve yeteneği öve öve bitirilemeyen Camille Claudel, yaşadığı psikolojik buhranlar neticesinde ve satılmaması nedeniyle eserlerinin birçoğunu yok etmiştir.
    1901’de New York’lu politikacı Murray Hall öldüğünde, kadınların oy hakkı bile olmadığı bir dönemde, 25 yıl boyunca erkek olarak görev yapmış bir kadın olan Mary Anderson olduğu ortaya çıkmıştı.
    Ölümünden yıllar sonra azize ve kahraman olarak Fransa’nın sembolü haline gelen Jeanne d’Arc, savaş döneminde askerlik yaparken İngilizler tarafından yakalanarak, erkek gibi davrandığı ve deli olduğu gerekçesiyle idam edilmiştir.
    855-857 tarihleri arasında 8. Joan ismiyle Papa olarak görev yaptığı söylenen Joan Anglicus, hamile kalmasıyla kadın olduğu ortaya çıkmış ve ardından tarih sayfalarından silinmiştir. Vatikan bugün hâlâ belgeleri, Katolik dinin lekelenmeye çalışıldığı söylemiyle, yalanlamaktadır.
    Emekleri geç fark edilmiş veya asla fark edilemeyerek görünmez kalmış ve var olmaya, var etmeye, üretmeye devam eden bütün kadınların 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun!
    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    VakıfBank Kültür Yayınları “Türk Tarihinde İz Bırakan Kadınlar”ı yayımladı

    6 Mart 2024

    “Kırılma Noktası: Hikayenin Sonunu Sen Yaz” Mandarin Oriental, Bodrum Kataloğu

    14 Ağustos 2023

    Salvador Dali ve Gala’nın Tatlı Sert Aşk Hikayesi

    22 Ocak 2023
    Leave A Reply Cancel Reply

    Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.

    SOSYAL MEDYADA ARTKOLİK
    • Facebook'ta Takip Et
    • Twitter'da Takip Et
    • Instagram'da Takip Et
    KÖŞE YAZILARI

    Nazlı Keçili: Sanat ile bilim ilişkisi

    Sanat ile bilim arasında nasıl bir ilişki var? Bilim ile sanat birbirini nasıl etkiliyor veya…

    Nazlı Keçili: Çinli muhalif sanatçıların eserlerine sansür!

    Nazlı Keçili: New York’ta çok özel bir sergi

    Nazlı Keçili: Birleşik Krallık kraliçeleri sergide buluştu

    ATOLYE ve SEMİNERLERİMİZ
    Atölye ve Seminer

    Sanat Tarihinde Yeniden Doğuş: Umut ve Çiçeklenme

    Seminer: Sanat Tarihinde Yeniden Doğuş: Umut ve Çiçeklenme Danışman: Buket Şakarcan Tarih: 23-30 Mayıs Süre: 2…

    Osmanlı’da İki Mimarın İzinden: D’Aronco & Vallaury

    Sanat Tarihi’nin En Büyük Aşkları ve Eserler Yansıması

    Artkolik & BAUSEM işbirliği ile Sanat, Kültür Yönetimi ve Kurumlar Modülü Başlıyor !

    Sömestir’da, Superkids sponsorluğunda gerçekleşecek çocuk atölyeleri ile Taviloğlu Koleksiyonu minik ziyaretçileriyle buluşuyor. 

    ARTKOLİK KİMDİR?
    ARTKOLİK KİMDİR?

    Artkolik

    Artkolik, kültür ve sanatı daha ulaşılabilir kılmak amacıyla, 2012 yılında Nazlı Keçili tarafından kurulmuştur. Çok yönlü bir sanat platformu olan Artkolik, dijital ve yazılı medya üzerinden, sanatın her dalında dolaşmayı hedeflemektedir.

    BİZİ TAKİP EDİN!

    Facebook X (Twitter) Instagram
    POPÜLER HABERLER

    Jane Birkin’in İlk Hermès Çantası Sotheby’s Müzayedesinde 10 Milyon Dolara Satıldı!

    32. İstanbul Caz Festivali Başladı!

    Antalya Arkeoloji Müzesi’ne Yıkım ve Yeniden İnşa Planı

    BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN
    Haftalık sanat bültenlerimizin size de ulaşması için
    e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.
    Copyright © 2025. Artkolik - Tüm hakları saklıdır
    • Hakkımızda
    • Site Haritası
    • İletişim

    Yukarıya yazın ve aramak için Enter tuşuna basın. İptal etmek için Esc tuşuna basın.