Close Menu
Artkolik
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Perşembe, Mayıs 22
    • İletişim
    Instagram Facebook X (Twitter)
    Artkolik
    • Ana Menü
    • Sanat Haberleri
      • Haber
      • Sergiler
      • Tiyatro
      • Sinema
      • Röportajlar
      • Etkinlik
      • Moda
    • Köşe Yazıları
      • Nail Keçili
      • Nazlı Keçili, Şamdan Plus Özel
    • Proust Serisi
    • BAUSEM Sertifika Programı
    • Atölye ve Seminerler
    • Kültür Gezileri
    • Artkolik Kimdir?
      • Basında Artkolik
    Artkolik
    BuradasınızAna Sayfa»Yazılar»Uyanış
    Yazılar

    Uyanış

    ArtkolikBy Artkolik3 Mayıs 2016Updated:25 Aralık 2018Yorum yapılmamışOkuma Süresi 3 Dakika
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    Uyanış
    Julia Hetta -Bedow (2009)

    Martin Luther King, o meşhur ve efsanevi konuşmasına “I have a dream…” diyerek başlamıştı. Ne ilginç bizler, anadilimizde düya ve hayali birbirinden ayırıyoruz. Oysa ayırmamak gerek. Nedir rüyayı gerçeklikten ayıran? Gerçeği beş duyuyla algılıyorsun, rüyayı ise duyulara ihtiyaç duymadan. Oysaki rüyanın hakkı da gerçekleşmek.

    Başka birinin, düşlerindeki kahraman olduğunu fark ettiğin an değil mi kendi gerçekliğinin farkına vardığın an? Ya da daha sert bir soru; rüya için “devam ettiği sürece gerçektir” denir. Aynı şeyi hayat için de söyleyemez miyiz?

    Her gerçeklik önce zihindeki bir imgeyle hayat bulmuyor mu? Hayal kurmakla başlıyor her şey.

    Her şey enerjidir ve her şey bundan ibarettir. Sahip olmayı istediğin gerçekliğin frekansına uyumlandığında, artık yapacak bir şey yoktur. O gerçek sana ait olur. Bu felsefe değildir. Bu fiziktir. Bunu herhangi biri demiş olsaydı belki burun kıvırırdık ama bu cümlenin Einstein’a ait olduğunu söylersem, belkide neden uzun zamandır hayal kurmadığımıza hayıflanırız.

    Sahi, neden hayal kurmayı bıraktık? Çocukken hepimiz kurduğumuz hayallerle gerçekliği harmanladığımız hikayelerimizi adeta yaşamışçasına, tüm heyecanımızla önce anne babalarımıza anlatmadık mı? Bu yollardan geçmiş kolu kanadı kırıklar olarak “uçan kuşun kanadını kırmayalım” diyerek, bizleri inanıyormuşçasına dinlemediler mi? Neden sonra, bizim de kırıldı kolumuz kanadımız. Bazılarımız tembellikten, bazılarımız hayal kırıklıklarından, bazılarımız korkaklıktan yıldık, bıraktık hayal kurmayı. Oysa hayalin de hakkıdır gerçekleşmek.

    Dünyada iki çeşit insan var: insanları bu tip karşılaştırmalı kıyaslarla ayıranlar ya da ayırmayanlar ☺… Şaka bir yana, bu tip kategorizasyonlar sonsuza dek uzasa da konumuza dönecek olursak; Hayal kuranlar ve hayal kurmaya küsmüş olanlar. Ben ilk kategorideyim. Gerçekliğin farkına varmış bir ruhun, gerçek bir sanatçının, filozofun, azizin, kanaat önderinin saygınlığı ve hatta hükmü çok seyrek olarak ulaşılan bir mertebedir. Neden bu kadar nadirdir? Neden dünya tarihi ve insan evrimi bir ilerleme öyküsü değildir de, iki ileri bir geri yerinde saymadır? Nedir insanların gerçek potansiyellerine ulaşmalarını engelleyen şey? Ek bir soru da şu olabilir; insanın en evrensel özelliği korku mu yoksa kadercilik mi? Başarısız olmaktan, hayal kırıklığından mı korkuyoruz? Yoksa akışına bırakıp kadere mi teslim oluyoruz?

    Richard Linklater’ın yukarıda bazı göndermelerde de bulunduğum müthiş filmi Walking Life “yazgıdır rüya” diye açılır… Hakikaten de öyle değil mi? Biraz önce bahsettiğim o seçilmiş kişilere ait olan, o mertebe, bu iki kategoriye de girmeyenlere, hayal kurup hayalinin peşinden giden insanlara, o gerçekliğin frekansına uyumlanan korkusuzlara ait bir mertebe. Gerçek başarı (istersen buna kurnazlık de), uyanıkken sahip olduğun akıl yeteneklerinle düşlerindeki sonsuz olanakları birleştirmektir. Eğer bunu yapabilirsen, her şeyi yapabilirsin. Hayalini kurduğun dünya ya da gerçeklik sende, senin zihninde. Sınırları da sende. Yeter ki bunu tesadüflere ya da başkalarının kararlarına bırakma.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    VakıfBank Kültür Yayınları “Türk Tarihinde İz Bırakan Kadınlar”ı yayımladı

    6 Mart 2024

    “Kırılma Noktası: Hikayenin Sonunu Sen Yaz” Mandarin Oriental, Bodrum Kataloğu

    14 Ağustos 2023

    Salvador Dali ve Gala’nın Tatlı Sert Aşk Hikayesi

    22 Ocak 2023

    Comments are closed.

    SOSYAL MEDYADA ARTKOLİK
    • Facebook'ta Takip Et
    • Twitter'da Takip Et
    • Instagram'da Takip Et
    KÖŞE YAZILARI

    Nazlı Keçili: Sanat ile bilim ilişkisi

    Sanat ile bilim arasında nasıl bir ilişki var? Bilim ile sanat birbirini nasıl etkiliyor veya…

    Nazlı Keçili: Çinli muhalif sanatçıların eserlerine sansür!

    Nazlı Keçili: New York’ta çok özel bir sergi

    Nazlı Keçili: Birleşik Krallık kraliçeleri sergide buluştu

    ATOLYE ve SEMİNERLERİMİZ
    Atölye ve Seminer

    Sanat Tarihinde Yeniden Doğuş: Umut ve Çiçeklenme

    Seminer: Sanat Tarihinde Yeniden Doğuş: Umut ve Çiçeklenme Danışman: Buket Şakarcan Tarih: 23-30 Mayıs Süre: 2…

    Osmanlı’da İki Mimarın İzinden: D’Aronco & Vallaury

    Sanat Tarihi’nin En Büyük Aşkları ve Eserler Yansıması

    Artkolik & BAUSEM işbirliği ile Sanat, Kültür Yönetimi ve Kurumlar Modülü Başlıyor !

    Sömestir’da, Superkids sponsorluğunda gerçekleşecek çocuk atölyeleri ile Taviloğlu Koleksiyonu minik ziyaretçileriyle buluşuyor. 

    ARTKOLİK KİMDİR?
    ARTKOLİK KİMDİR?

    Artkolik

    Artkolik, kültür ve sanatı daha ulaşılabilir kılmak amacıyla, 2012 yılında Nazlı Keçili tarafından kurulmuştur. Çok yönlü bir sanat platformu olan Artkolik, dijital ve yazılı medya üzerinden, sanatın her dalında dolaşmayı hedeflemektedir.

    BİZİ TAKİP EDİN!

    Facebook X (Twitter) Instagram
    POPÜLER HABERLER

    “Hatırlama Biçimleri” sergisi Elgiz Müzesi’nde açıldı!

    Raşit Altun Resim Sergisi ”Sır” AKM’de!

    Henri Rousseau: Naif Sanat ve Egzotik Hayal Gücü

    BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN
    Haftalık sanat bültenlerimizin size de ulaşması için
    e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.
    Copyright © 2025. Artkolik - Tüm hakları saklıdır
    • Hakkımızda
    • Site Haritası
    • İletişim

    Yukarıya yazın ve aramak için Enter tuşuna basın. İptal etmek için Esc tuşuna basın.