Graffiti sanatını “ergenlik hevesi” düşüncesinin çok ötesine taşıyan Lee Quinones, Metro Sanatı hareketinin en etkili sanatçılarından. Eserleri günümüzde prestijli müzelerde sergilenen sanatçının, yaşamı ve yapıtlarını Artkolik okurları için derledik.
Yazar: Gökçe Günaydın
Lee Quinones, 1960 yılında, Porto Riko, Ponce kasabasında doğdu, ancak New York’un Aşağı Doğu Yakası’nda büyüdü. Porto Riko kültürünü kaybetmemeye yüksek seviyede önem veren bir ailenin üyesiydi. Bu sayede atalarının kültürü erken yaşlarda Lee’nin yaşamının büyük bir parçası haline geldi. Gelişmekte olan sanatsal yeteneğinin ilk belirtilerini henüz 5 yaşındayken gösteren Quinones’in çizime karşı büyük bir ilgisi vardı. Küçük yaşlardan itibaren yaşadığı mahallenin duvarlarına renkli karakterler çizmeye başladı. Bugün dahi olgunluk dönemi eserleriyle bu çizimler arasında kavramsal parallelikler kurmak mümkündür.
Sanatsal üretiminde Japon savaş sonrası bilim kurgu filmlerinden ve özellikle Godzilla’nın kurgusal dünyasından ilham aldı. Her türlü savaşa karşı güçlü bir öfkesi olan Quinones, Vietnam savaşından da oldukça etkilendi. Tüm bu kültürel etkilerin ardından 1970’lerde New York’ta yükselişe geçen metro sanatı hareketi kariyerinin şekillenmesinde büyük rol oynadı. 3-Yard Boys ve Crazy 5 gibi dönemin metro sanatını domine eden figürlerinden etkilenen sanatçı ilk metro eserini 1974’te tamamladı. 1975’in sonuna doğru 12 metrelik metro vagonunu bitirdi. Sonraki 10 yılda tahminen 115 metro vagonunu sanatı ile süslemişti.
Lee’nin yer üstüne çıkışı 1978 yılında Corleans Lisesi’nin dışına gizlice yaptığı “Howard the Duck” ile oldu. Graffitinin üstüne “ Graffiti sanattır ve sanat günahsa tanrı bizi affetsin!” yazan Quinones daha sonraları “Sanat anlayışım, sanat tarihine referans vermeden sanat yaratmaktı, çünkü bu üretimdeki sanat tarihi idi. Gerçek bir sanat hareketi asla senaryodan geçmez, bunun yerine senaryoyu tersine çevirir, kendini sadık bir şekilde yeniden icat eder.” açıklamasını yapar.
Lee, ilk kişisel sergisini 1979’da İtalya’nın Roma kentinde bulunan Galleria La Medusa’da gerçekleştirdi. Bu aynı zamanda graffiti temelli ilk uluslararası sergiydi. Bir yıl sonra Jenny Holzer, Keith Haring, Kiki Smith, Jane Dickson ve Jean Michel Basquiat da dahil olmak üzere, günün post-modernist ustalarıyla ön plana çıkan ve terk edilmiş bir masaj salonunda düzenlenen gösterinin parçası oldu.
Provokatif sosyo-politik içerik ve karmaşık kompozisyon seçimi ile Lee’nin resimleri, ABD ve Avrupa’nın en önemli müzelerinde kendine yer buluyor. New York Üniversitesi, Columbia Üniversitesi, New Mexico Üniversitesi, Rock & Roll of Fame Hall ve İspanya’nın Barselona şehrinde bulunan Kuzey Amerika Çalışmaları Enstitüsü gibi üniversitelerde ve kültürel kurumlarda dersler de vermiş olan sanatçı çağdaş sanat dünyası ve popüler kültür çevrelerinde yüksek ilgi görüyor. Bugün Banksy’den sonra koleksiyonerlerin en çok dikkatini çeken graffiti sanatçılarından biri haline gelen Lee Quinones, vizyonunu “romantik isyanın bir sürekliliği” olarak tanımlıyor.