Close Menu
Artkolik
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Cumartesi, Mayıs 24
    • İletişim
    Instagram Facebook X (Twitter)
    Artkolik
    • Ana Menü
    • Sanat Haberleri
      • Haber
      • Sergiler
      • Tiyatro
      • Sinema
      • Röportajlar
      • Etkinlik
      • Moda
    • Köşe Yazıları
      • Nail Keçili
      • Nazlı Keçili, Şamdan Plus Özel
    • Proust Serisi
    • BAUSEM Sertifika Programı
    • Atölye ve Seminerler
    • Kültür Gezileri
    • Artkolik Kimdir?
      • Basında Artkolik
    Artkolik
    BuradasınızAna Sayfa»Röportajlar»ARAS SEDDIGH: ”Organik ve inorganik arasındaki tekinsiz bağ beni hep etkilemiştir.”
    Röportajlar

    ARAS SEDDIGH: ”Organik ve inorganik arasındaki tekinsiz bağ beni hep etkilemiştir.”

    ArtkolikBy Artkolik9 Eylül 2017Updated:29 Kasım 2018Yorum yapılmamışOkuma Süresi 3 Dakika
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
    Zamansız, mekansız eserleriyle ve Galeri Nev ile yaptığı çalışmalarla tanınan Tahranlı sanatçı Aras Seddigh, sanatıyla hafıza kavramını inceliyor. Makineleşmiş insanlar ve insansılaşmış makineler arasında gidip gelen görselleri ile Aras Seddigh…
    Röportaj: Aslı Daneel
    Bilgisayar Mühendisliği bölümünden sonra Görsel Sanatlar okudunuz. Sanata doğru bu geçişiniz nasıl oldu?
    Resim, üniversite yıllarından önce ilgilendiğim ve deneyimlediğim bir alandı. Ancak bu geçiş fotoğraf çekmeye başladığım zaman tetiklendi.
    Eserlerinizde insanlar ve teknolojik cihazlar sıklıkla bir arada. Hatta bu olgular, melezleşerek yeni organizmalar yaratmış durumdalar. Bu yaratımlarda, Bilgisayar Mühendisliği’nden mezun olmuş olmanızın etkisi var mı?
    Farkında olmadan yaşadığımız her şey bizi etkiliyor. Organik ve inorganik arasındaki tekinsiz bağ beni hep etkilemiştir. Bilgisayar ve digital dünyanın beni cezbetmesi gibi.
    Panorama 3 (2014)
    Tahran’da doğdunuz, ikinci üniversitenizle birlikte İstanbul’da yaşamaya ve çalışmaya başladınız. Sanatınızda İran ve Türk kültürü arasında nasıl bir sentez oluşturuyorsunuz?
    Kültürden ziyade, mekan ve zaman hafızasını bilinçaltımda taşıdığımı hissediyorum. İster istemez Türkiye’de karşılaştığım kokular, sesler ve hislerle karışıyor, melezleşiyor.
    Resimlerinizde yüksek kontrasta, keskin hatlara ve renklere ne kadar yer ayırıyorsunuz? Gelip geçici, uçucu, yok olmak üzere gibi görünen bir his var. Bu, ne anlatıyor?
    Resimlerimde keskin hatlar ve gelip geçiciliğin birleştiği alanlarda gezinmeyi tercih ediyorum. Aslında bir yere ya da zamana ait olmamak ya da hep yolda olmak gibi.
    Eserlerinizde zamandan ve mekandan bağımsız olarak var olan görselleri mi tercih ediyorsunuz? Bunun nedeni nedir?
    Zamandan ve mekandan bağımsız, bir anda ortaya çıkıp kendi başına varolabilen, herhangi bir hedefe ulaşmak için çabası olmayan figürler ve sahneler ilgimi çekiyor. Bu figürler ve izleri yolun sonunda bir yere varmayı beklemiyor, yolun içinde kaybolarak yaşamyı tercih ediyorlar. İzleyiciye görünen de yaşadıkları süreçten sadece bir kesit.
    Bizim İsimsiz Kelebeğimiz (2015)
    2012 yılında akrilikle çalıştığınız bir seriniz var. Bu serideki ”The Tracker”, ”The Clew”, ”My Land” gibi eserlerinizde çözülmesi imkansız gibi görünen yumaklar, düğümler görülüyor. Bu seriye çalışırken nasıl bir duygu durumu içerisindeydiniz?
    Yumaklar ve düğümler bana içinden çıkılamayan ve dönüp dolaşan labirentli yolları anımsatıyor, aynı zamanda hafızanın yolları gibi. Unutulmuş hisler bazen hiç yaşanmamış hislerle karışabiliyor. Gerçekte yaşanmış ve unutulmuş olan ve hiç yaşanmamış olan arasında bazen saydam bir sınır olduğunu düşünüyorum, gerçek ve kurgu arasındaki ince çizgi gibi.
    Çalışmalarınızda genel olarak, insan bedenleri bulunsa da yüzlerini barındırmadığını görüyoruz. Bu insanlar neden kafasız ve yüzsüzler?
    Yüzler bana kimliğin resmi kısmını anımsatıyor. Kimliksiz figürler, tanınmayan, bilinmeyen, yersiz ve yurtsuz varlıkları çağırıştırıyor.
    Sanatınızı uygularken hafıza veya hatıralar üzerine düşünür müsünüz?
    İşlerimde hafıza kaybıyla ilgileniyorum. Bu da aslında yine uçucu ve bir o kadar da yere basmak isteyen figürleri temsil ediyor.
    Kuş Gözlemcileri (2014)
    Pek çok grup sergisine katıldınız, 2013 ve 2016 yıllarında olmak üzere iki tane de solo sergi gerçekleştirdiniz. Grup sergileri ile solo sergiler arasında nasıl bir tansiyon, adaptasyon ve bilinç farkı oluyor?
    Genelde kişisel sergiler sonsuz bir makaranın parçası gibi bir öncekinin devamı oluyor. Ancak karma sergilerde bu makara diğer makaralarla karışıyor ve ortaya yeni ve bambaşka hatta beklenmedik tesadüfler çıkarabiliyor. ‘Ne hikaye?’ isimli sergimizde olduğu gibi, 7 Temmuz’a kadar Kasa galerideydi.
    İsimsiz (2011)
    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

    Related Posts

    Galeri Selvin 40 Yaşında: Sanatın Belleğini Yazıyor!

    5 Mayıs 2025

    Çağla Cabaoğlu ile 25 Yıllık Sanat Yolculuğu!

    25 Nisan 2025

    Musicandle Concerts ile Müziğin, Aydınlığın, Işığın Sesi Yükseliyor !

    29 Kasım 2024
    Leave A Reply Cancel Reply

    Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.

    SOSYAL MEDYADA ARTKOLİK
    • Facebook'ta Takip Et
    • Twitter'da Takip Et
    • Instagram'da Takip Et
    KÖŞE YAZILARI

    Nazlı Keçili: Sanat ile bilim ilişkisi

    Sanat ile bilim arasında nasıl bir ilişki var? Bilim ile sanat birbirini nasıl etkiliyor veya…

    Nazlı Keçili: Çinli muhalif sanatçıların eserlerine sansür!

    Nazlı Keçili: New York’ta çok özel bir sergi

    Nazlı Keçili: Birleşik Krallık kraliçeleri sergide buluştu

    ATOLYE ve SEMİNERLERİMİZ
    Atölye ve Seminer

    Sanat Tarihinde Yeniden Doğuş: Umut ve Çiçeklenme

    Seminer: Sanat Tarihinde Yeniden Doğuş: Umut ve Çiçeklenme Danışman: Buket Şakarcan Tarih: 23-30 Mayıs Süre: 2…

    Osmanlı’da İki Mimarın İzinden: D’Aronco & Vallaury

    Sanat Tarihi’nin En Büyük Aşkları ve Eserler Yansıması

    Artkolik & BAUSEM işbirliği ile Sanat, Kültür Yönetimi ve Kurumlar Modülü Başlıyor !

    Sömestir’da, Superkids sponsorluğunda gerçekleşecek çocuk atölyeleri ile Taviloğlu Koleksiyonu minik ziyaretçileriyle buluşuyor. 

    ARTKOLİK KİMDİR?
    ARTKOLİK KİMDİR?

    Artkolik

    Artkolik, kültür ve sanatı daha ulaşılabilir kılmak amacıyla, 2012 yılında Nazlı Keçili tarafından kurulmuştur. Çok yönlü bir sanat platformu olan Artkolik, dijital ve yazılı medya üzerinden, sanatın her dalında dolaşmayı hedeflemektedir.

    BİZİ TAKİP EDİN!

    Facebook X (Twitter) Instagram
    POPÜLER HABERLER

    Emin Mete Erdoğan’dan Güç, Zaman ve Çöküş Üzerine Bir Alegori: “Benim Adım Ozymandias, Kralların Kralı”

    Brad Pitt’in Sanata Yolculuğu: Koleksiyonerlikten Heykeltıraşlığa

    “Hatırlama Biçimleri” sergisi Elgiz Müzesi’nde açıldı!

    BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN
    Haftalık sanat bültenlerimizin size de ulaşması için
    e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.
    Copyright © 2025. Artkolik - Tüm hakları saklıdır
    • Hakkımızda
    • Site Haritası
    • İletişim

    Yukarıya yazın ve aramak için Enter tuşuna basın. İptal etmek için Esc tuşuna basın.